İki gün kalmışken karşılaşmaya,
bir rüya indi üzerime
kollarında sarılmış bir suskunluk,
biz dört kişiyiz,
ama biri eksik
zaman gibi...
biri hep geç kalmış.
O yokuş,
bir rüzgâr gibi eğilmiş zamana.
Ayak seslerimiz silinmiş,
bir tek ben kalmışım
gölgesiz,
kelimesiz,
gözyaşlarını içe akan bir suda yürüyen.
Bir oda,
duvarlarında soğuk bir sezgi,
bir cümle kıyıya sürüklenir içimde.
Adı yoktur,
yalnızca susarım
çünkü bazı acılar
ağızdan değil,
ruhtan dökülür sessizce.
O gün,
yokuşta seni gördüm.
Gelip dokunamazdım.
Bu bir bencillik olurdu
ya da
ruhumu senin eline bırakmak.
Ve sen,
sanki o rüyadaki narinlik gibi
hiç bilmediğin bir kederle
başka bir yokuşun ucuna yürüyordun.
Ben ise
bir ucunda kalmışım hayatın,
diğer ucunda sen
ve biz
birbirini tanımayan iki rüya gibi
sessizce geçip gitmişiz birbirimizden.
Ama unutulmadın.
O anı, o rüyayı, o bakışı
hiçbir gök unutmamış.
Keşke,
diyorum bazen,
bir muska olsaydım boynunda
ya da sen
bir dua olsaydın içimde kalan.
Hatice GÜZEN
Hatice Güzen
Kayıt Tarihi : 9.4.2025 23:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!