O tatlı uykular nerede şimdi

İlyas Kaplan
1406

ŞİİR


16

TAKİPÇİ

O tatlı uykular nerede şimdi


Belki bir gün yaşlanacağım ama
asla ihtiyarlamayacağım.
Yaptıklarımla, duruşumla, gülüşümle
son nefesime kadar
genç kalacağım

Kalan zaman azalıyor mesela.
Neler mi azalıyor?
Şimdi hiç öyle gözlerimizi kaçırmayalım.
İşaret parmağımızla saçımızın bir buklesini kıvırıp durmayalım,
ayaklarımızın ucuyla toprağı eşelemeyelim.

Kıyılarından donmaya başlayan durgun bir kış gölü gibi
yavaş yavaş değişmekteyiz.
Ellisini geçen her fani.
Bir bu kadar daha zamanının kalmadığının farkında.
Değilse de olmalı.
Sabah akşam mecburen bakılan aynalardaki gözaltı torbaları,
kenarlardaki kırlangıçkuyruğu çizgiler,
ağzın iki yanında yukarıdan aşağı yürüyen
konuşma, gülüşme, somurtma izleri,
düşen göz kapakları,
dökülüp kaybolan kaşlar bunu zaten hatırlatmakta.

İyi ki de öyle yapmakta.
Düşünsenize, akşam genç yatıp
sabah aniden yaşlı kalksak
ne fena olurdu,
öyle değil mi?

Zamanın azaldığı gerçeğini gözümüze sokan aynalar,
sokakta abla-abilikten teyze-amcalığa terfi ettiren çocuklar,
emekliliğimizi acımasızca vurgulayan devlet,
banka, belediye gibi kurumlar,
her bünyede
farklı durumlara sebep olmakta.

Kimisi sona geldiği yanılgısına kapılıp
her şeyden ve herkesten elini ayağını çekmekte,
ha bugün ha yarın ölümü bekleyip kalan
heba etmekte o değerli zamanını .
Kimisi de mutedil dalgalı seyretmekte,
yönsüz bir sarkaç gibi
oraya buraya hamleler yaptıktan sonra
kavuşmakta dengeye.

Zihin “kalk koş, durma coş” derken,
beden “amaaan, dur hele yahu,
dön arkanı uyu” diyebilmekte.
Öte yandan uykular da azalmıştır.
Beden artık büyümediğinden olsa gerek,
daha az uykuyla yetinmekte,
gecenin hiç olmayacak saatlerinde
ayağa dikebilmekte biz gibileri

Ondan sonra işin yoksa otur,
günün doğmasını bekle.
İşin de yoksa
evet ama yine de yazlar kolay da
kış mevsimlerinin uzun geceleri zor geçmekte.
Üstelik o münasebetsiz ve kaçan kovalanan uyku,
Yüklenmekte gün ortasında göz kapaklarına
bunda da bir beis görmemekte

Her fırsatta ortamlara akma isteği bir hayli azalmış.
Çok da eski olmayan zamanlarda
evde oturulan hafta sonları,
dışarı çıkılmayan cuma cumartesi geceleri
bir kayıp duygusuyla yaşanırken,
şimdi ayakları uzatıp oturmanın,
televizyon karşısında yatmanın,
gecenin ortasında kaçacak olsa bile
tatlı bir rehavetle
erken gelen uykunun keyfi sürülmekte.

Çok sevilen,
kalpte gönülde başların üzerinde taşınan,
çok umursanan,
çok kızılan, hiç umursanmayan,
bazılarına mecburen,
bazılarına gönülden katlanılan insanlar azalmakta

Ya başka hayatların peşinde koşarken,
çıkıp gitmekte
ya o kendi yolunda giderken
onlardan ayrılmakta
ya da, söylemesi acı ama hak vaki olmakta.
bir kısmı mecburen,
bir kısmı rızayla
bir kısmı da kontrol dışında gerçekleşmekte.

Artık çok şey eskisi gibi değil.
Eş dost aile azalmış, çember küçülmüştür.
Hayaller azalmış ,düşler sönmüş
en fenası da işte bu
Artık gençlikteki gibi bodoslama hayal kurulamamakta
Köprünün altından çok su akmıştır.
Kurulan hayallerin bir kısmı
bu suya kapılıp gitmiştir.

Üstelik yaşlanırken kişi kendini tanıma yolunda
bir arpa boyu bile yol almışsa eğer,
neye muktedir olduğunun
neye olmadığının farkına varmış,
şöyle bir durulmuş ,oturmuştur.
Artık hayallerin gürül gürül akmadığı yaşlardadır.

Lakin, son baharının
ya da ne bileyim geride bıraktığından daha az kalan zamanının
değerinin farkına varan faniler de mevcut.
İşte bu faniler için artık
akşama eren her gün,
sabaha kavuşan her gece,
rahatça alabildiği ve ciğerlerine inebilen her nefes
parayla pulla ölçülmeyecek kadar değerli.

‘Şükür’ sözcüğünü de dağarcıklarından çekip çıkarmış
ve artık daha sık kullanmakta…
Üstelik şükrettikçe,
şükredilecek durumlar dağların doruğundan yuvarlanıp
çığa dönüşen kartopu misali büyümekte,
onlar da böyle bir mucizeye tanıklık etmenin hazzıyla
daha çok huzurludur.

Nihayet dökülüp azalan saçlarını,
göz kenarlarındaki kırlangıçkuyruklarını
o kadar kafaya takmamakta,
bu şahane özgürleşme halinin tadını çıkarmakta.
kırlangıçlar göçülen yerden mutlaka dönüldüğünü hatırlatmakta,
azalan saçları yıkayıp çıkması daha kolay olmakta.
Paraya kıyılırsa eğer o dökülen saçların yerine
yenisi ekilebilmekte.
Neden olmasın ki ?

O tatlı uykular nerede şimdi ?
Bu durum beyni sise bulamakta,
ama öte yandan uyanık kalınan zaman çoğalınca,
mesela yakın gözlüklerini takıp
daha çok okumakta,
daha çok okudukça
ellisinden sonra şiir yazmaya cesaret edebilmekte,
televizyonlarda kendi seçtikleri filmleri izlemekte,
gecenin o saatinde
kendileri gibi uykusu kaçmışlarla görüntülü bağlanıp
yad etmekte o eski günleri …

Eş dost azalmıştır artık
ama kalan sağlar onlarındır.
Ruhu zorlayan, aklı fikri yoran, renkleri solduranlar gitmiş
ya da bile isteye gönderilmiştir.
Gerçek yüz’ tanımlamasının ne anlama geldiği
nihayet kafaya dank etmiş,
kimilerinin gözlerde nasıl da büyütüldüğü,
kimilerine de hak ettiği değerin verilmediği gerçeğiyle yüzleşilmiş.
Artık ne kadar ekmek ,
o kadar köfte.

Yaşlılığın en güzel taraflarından biri,
artık daha çok kendi seçtikleriyle dost kalmakta,
Kendisini günahlarıyla sevaplarıyla,
güzelliğiyle çirkinliğiyle,
yerli yersiz gülüşleri
ve gözyaşlarıyla kabul edenleri,
bir nimet gibi üç kez öpüp başının üzerine koymakta
Çünkü bugün var ,
yarın belki de yoktur.

Çoluk çocuk nispeten büyümüş,
belki de yuvadan uçmuştur.
Hayaller azalmış olsa da
var olanlar daha da değerlenmekte,
gerçekleşenlerinse tadından yenmemekte.
görgünün, tahammülün, sabrın artmış olması
tatlı bir tevekkülü çağırmıştır ruhuna

Akılda fikirde yıllardır birikenleri kendine saklamayıp
almaya gönüllü olanlara aktarma arzusu
göğsün ortasında büyümekte
ve ne mutlu ki
bu arzuyu gerçeğe dönüştürmek için
artık türlü çeşit yol yordam aranmakta.

Her neye inanıyorsak inanalım,
herkesin belirlenmiş bir yolu
ve insanın yolun sonunda ne olduğunu bilip
bununla yaşamaya çalışan tek canlı olduğu gerçeği
havada asılı durmakta

Madem öyle,
ellili yaşlarımıza erişecek kadar şanslıysak eğer,
artık gittikçe azalan zamanımıza,
saçlarımıza, uykumuza, sevdiklerimize sarılmak,
yolun sonundaki gerçeğe kafa tutmanın
en güzel yöntemi olmalı.

Madem hayat ilerliyor,
biz de duyulmayan sessiz müzikleri
duyulur hale getirelim,
göğsümüzün orta yerinde yeşeren arzuları
gerçekleştirip ardımıza bırakalım.

Alan alır,
almayan kendisi bilir.
Her şeye rağmen genç kalma fırsatı .
Ancak bu şekil hayata geçirilebilir
Hadi o zaman.
Eeee hadi

redfer.

İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 30.9.2025 02:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!