o şuh alımlılığı sokağın
pembeye çalan evlerin koyunlarındaki aşk
güneşli ihtiyar bir parkın son demiyle gideceğim ona...
her şeyi ve herkesi sabahla sararım
uçurumlar yürek atışımla uyanır
yankısıyla dileği bulutlardan öte sevdamın
suya emek verince doğa
ağlamayı bırakırım
o...
o...
o...
üç noktalı bir cümlenin
virgülü araması kadar sancılı şakaklarımı kanattığını görünce
özlem kuytusu gözleri şımarık bir kırlangıç gibi ele avuca sığmazlaştı
pastel tutkulu pazar günlerimdeki hıçkırığımda
artık ölüme sağırlaşmaktan korkmuyorum...
kafam kolum elmacıklarım büyüdü nasıl
ama sözcüklerim çocukluğun kırsal aymazlığında
havada bacaların kaprissiz kokusu
acılarımı hala bulutlarla yamalıyorum
ve bir oda bir salon iyimserliklerimdeki
acemi açık çay renginde gözyaşlarım
hiçbir şeyin ardında yok
o...
o..
o...
hiçbir şeyin ardında yok o
sevmiyorum bu yüzden kapıları açmayı
çoraplarım gömleğim bit pazarı kokulu
o'nsuz ölümüm ikinci el olacak
artık yaşama sağırlaşmaktan korkmuyorum...
nergis duyarlığında boynuna sarıldığımın öyküsüyle
kısa şortlu
büyük ayakkabılı
ay ışığında her gece ateşli günlerin sonunda
önüme açılan sonsuzlukta kalmak kederinin sayrılı coşkusu
o...
o...
o...
onun gözlüklerinin ardındaki şehla kuşkuda
kan kusuyorum kaldırımlara
bulvar ağaçlarına sarılıp
ağlamak istiyorum
saçlarım yağlı
üstüm başım kir pas içinde
artık kimliksiz uzaklara sağırlaşmaktan korkmuyorum...
ve çizgiler izleme yorgunu değilim böyle bile
adımlar dinleme bitkini değilim
yağmura aldanmayan neftî bir şarkının
sevda çakırkeyfliğidir sevmek
bulgur bulamaç
elde avuçta ne varsa
yokluğunu da sever oldum onun
tıpkı çocukluğumda gitmediğim masal dünyaları sevdiğim gibi
artık onun sesi sandığım yazlara sağırlaşmaktan korkmuyorum...
Kağan İşçenKayıt Tarihi : 13.8.2010 04:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!