/……..karalar/karanlıklar;
renginde bir demet ‘ben’, solmuş çiçek bekleyişidir,
bir ayağı kırık iskemlede her köşe başı…/
ne de çok merak ederdim, yaşlılığım nasıl olacak diye
şimdi altmış yaşım gibi, çoktan geride kaldı o merakım.
ama arada başımı şöyle çevirip, geriye baktığım zaman
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
KUTLUYORUM ABİM YÜREĞİNE SAĞLIK ELLERİN DERT GÖRMESİN
Üstat sizin şiirlerinizin en etkileyici tarafı şiirin üstündeki özen, konunun bütünlük içinde ilk dizeden son dizeye kadar uzanması ve dizelerin gerek sonunda ve gerek aralarındaki ses uyumu ile sağlmış olduğunuz şiir sesi, melodisi.İçtenlikle tebrik ediyorum.Saygılar sunuyorum.
Gönül dilinizin ahenkli melodisi şiirinizi candan kutlarım.En kalbi tebrik ve selamlarımla.
maziden kalan sevgiyi içinde besleyip gelecek günlere saklamak ve kavuşacağı güne hasretle özlemler büyütmek, iple çekmek o günleri sevginin kudretinden olsa gerek..
sevgili Cevat hocam, şiire gecikmişliğimi affetmeniz dileği ile yürekten kutluyorum değerli kaleminizi.. saygılar..
'Geç kalınmış' bir zaman dilimine tekabül eder mi milat? Bence etmemeli, 'sıfırdan' başlanılmış ise ne geç denebilir, ne erken...
Sevdaların kendi takvimi vardır, ne yapsan değiştirilemeyen... Kimi 'ilk gördüğü' anı, kimi ilk tuttuğunda elini, kimi de kaybettiğinde gecikmiş yılları bakiyeden sayar, o günü 'milat' bilir...
Değerli şair de 'sensiz zamanların intihar vakti' kabul etmiş o miladı, demek ki ayrılıklar bitmiş, onsuz geçen yıllar intihar etmiş, bundan sonrası 'yeni bir başlangıçtır', takvim şimdi işlemektedir...
Şiiri ve değerli dostumu kutluyorum..
Üstadım siz bu işi hatmetmişsiniz. Tebriklerimle üstadım. selam ve dua ile
saklarım canımın içi, saklarım..,
kim bilir, belki adını doğum günü koyacağımız bir gün
çıkarsın karşıma bir yakamoz olup, sana göz kırparım.
o gün yüreğinde şiire döner, yüreğimde saklı destanlar
patlar içimde karalar, maviler çıkar,
seni mavilere saklarım…
(…her mavide şiir-şiir seni yazar, seni yaşarım) ...Yürek sesiniz hep var olsun, saygı, selamlarımla.
anlamını yüklenmiş kelimelerin tayfalığını yaptığı kaleminin kaptanı Sayın Cevat CEŞTEPE yine harikalar yaratmışsınız...Tek kelimeyle mükemmel bir yapıt kutlarım dost kaleminizi...Saygıyla , Çağdaş DURMAZ
her zaman ki gibi ..harika..
Serbest veznin köşe taşları olan şiirleriniz, yeniden bizim de hayallerimizi süsleyen bir köşetaşı koymuş önümüze. Hazla okuduk, yine duygulandık ve nasiplenmeğe çalıştık. Ama biliyoruz ki nasip; her cana istediği nisbette dağıtılmıyor, lâyık olduğu nisbette dağıtılıyor.Kaleminizin susmaması, sağlığınızın güzel olması, ilhamınızın kesilmemesi dilek ve tebriklerimle...Enver Özçağlayan
Bu şiir ile ilgili 71 tane yorum bulunmakta