O bir dost…
Gönlün gamlı kışını bahara çevirendi,
Gecenin en karanlık anında
Bir mum gibi yandı da aydınlattı beni.
Ne zaman solsa içimdeki gül,
Gözlerinden sevda devşirendi.
Suskunluğuma ses,
Kırgınlığıma merhem oldu.
Ben kendimi unuttuğumda bile
“Gel,” dedi…
“Ne olursan ol, yine gel,” diye doldu.
Aşkı giyinmişti sözlerinin üstüne,
Diken gibi batmaz, gül gibi kokardı.
“Sevgiyle yan, ama yakma,” derdi,
Kendini bile incitmeden
Yürek taşırdı narin ellerinde.
Ne yargı vardı gözlerinde,
Ne de tereddüt…
Hesapsız, çıkarsız, yargısız bir bakıştı o.
Sadece “gel” dedi geçmişi sormadan,
Gönlünü açtı tüm yaralarıma rağmen.
Bir duaydı sesi…
İçimde bin yıldır bekleyen
Yanıtı duyulmamış soruya cevaptı.
Kırılmamış aynalar gibi duruyordu kalbinde,
Bakan kendini görsün diye…
Ben kırılmışken, o topladı parçalarımı,
Aynaya baktırmadan güzelliğimi anlattı.
“Sevgi; toprağı altına çevirir,” dedi,
Ve o toprakta ben yeniden filizlendim.
Ağladım bazen,
Sadece yanında ağlayabildiğim için…
Ve güldüm,
Sadece gözleri tebessüm edince
Hayat anlam kazandığı için.
O bir dost,
Bir yudum huzur, bir ömür dua gibiydi dile.
Ne zaman içimde fırtına esse,
Kalbim onun limanına sığınırdı.
Ne zaman unutsam kim olduğumu,
O bana kim olduğumu
Sadece sevgisiyle hatırlatırdı.
Ve her veda onun dilinde
Yeni bir vuslata taşınan anlamdı aslında.
Ey gönlüm…
Dost dediğin böyle olmalı:
Nagihan gibi susmalı,
Suskunluğu bile anlamlı olmalı,
Ama sevgisiyle çağları konuşturmalı.
Ey kalbim…
Her yürek bu kadar nasipli olmaz.
Gerçek bir dosta rastlamak,
Bir ömre sığmayan duaların
Sessizce kabul olmuş hâlidir aslında…
Kayıt Tarihi : 26.6.2025 11:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!