Nussdorfta Mahsen Mizansen

Kerstinle
Ben ordan çıktığımda çin lokantası loş ve yorgun birahaneler sokağıydı
Pompadan köpüklü dem doldurup buz koyuyordu bardağa saki barki
Ayakta durmakta zorlanan eski zamanlardan kalma telefon kulübesinin
Sabahın körüne kadar herkesten geriye kalan gecenin bu vakti
Her yerin bir adım fazlasına sapar sapmaz ben sahil yolu ve kerstin
Sıcaklığını birbirine ateşleyip veren kor kandilli fitil gibiydik
Sustukça söyleşiyorduk da galiba
Üşüyor musun dediğimi hatırlıyorum bir ara
Esiyor dedim üstün başın incelerle üşüyor musun
Ne evet ne hayır arası uykusunda sarhoş sayıklar gibiydi
Sen varsın ya fısıltısıyla kolum kucağıma sokulan
Yanan muma benziyordu baygın üfürdükçe titreyen cılız sesi
Sevgiye acıkmış bütünün duygu düşüncelerinde sessiz adımlara koyularak
Köşeyi döndük
Büküşü dolandık
Kamelyasında başbaşa gül bahçesi oturup
Birbirimizin yüzünde dolunay seyrettiğimiz fasıldan sonra
Orda sanki bizi bekleyip duran caddeye varınca
Akasya dallarına uzanıp dokunduk leylak tütüp kokan dörtbiryana
Taksi dedik
Taksi..
Benzinliğe de uğradık kek kurabiye yolüstü atıştırmalık için
Sonra sürdük gittik günün geceye bizde kalanlarını ödeşmeye
Meersburgla überlingen arası bağlar bahçeler üstünden
Nusdorfun ılık ışıklarını biz söndürdük sanki en son
Cumayı pazara bağlamış kördüğümde efkar bulmuşuz ki..
Kerstinin evinde hayli bir vakit yaza doğru bahar yine böyle
Püsküllü belagattaydı buharlı tirenler gibi esip tozmalar
Dışardaysa,
Körpe engirleri yeşerip şarabı narına üzümler pürlenirken

Nisan /21