Nusret İnmişti Çanakkale'ye - Ödüllü*

Mustafa Atiş
41

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Nusret İnmişti Çanakkale'ye - Ödüllü*

“Boğazımdan geçirmem Haram(i) , eşkıyayı”
Dedi kutlu bir ordu sarstı bütün dünyayı
Yüz binleri toplayıp İstanbul sevdasıyla
Hamilton’un Churchill’in karanlık hülyasıyla
Kırmızıya boyanmış rengi sağır bir savaş
Sebebi sonucundan daha ağır bir savaş

Güneş batmayan Kara, Hilal’i görmemişti
Merhameti görmüştü Celal’i görmemişti
On bir millet toplanıp on beşindeki yâre
Yürekler kan ağlarken vücutlar pare pare
Şarapnelle uçuşan kol, bacak, parmak ve baş
Hangi dinde yeri var, hangi dilde bu savaş

Denizden ve karadan toplanıp şer ittifak
Çelik zırhlılarıyla ölüm kusan bir şafak
Asrın intikamıyla topla tüfekle vurdu
Son kale tek yürekti Lazı, Çerkezi, Kürdü
Nusret gökten inmişti mayınlar denizlerden
Akyarlar’ın bağrında gizlenip dehlizlerden
Mesudiye susarsa topu Dardanos atsın
Şahlansın Hamidiye “Bouvet” tarihe batsın
Koca Seyit kaldırsın dünyayı elleriyle
“Ocean” de parçalansın yitsin askerleriyle
Her neferi orduya dönüştüren bir zafer
Batıl zelil olurken kadim millet muzaffer

Yanıyor Gelibolu, “Bomba Sırtı” kanıyor
Mermiler mermilerle gökte nikâhlanıyor
Seddülbahir matemde Arıburnu’nda hüzün
Göz/yaşları kaybolmuş kana bulanmış yüzün
Ertuğrul koylarında deniz kızıl, gök duman
Beş mangalık bir Yahya, bir tümenden de yaman
Yaralı bacağıyla vuruşup saatlerce
Kanlı Alçıtepe’de ölüm kokan bir gece
Biliyor son anları, dünya fâni, dünya dar
Resul onu bekliyor ufukta şehadet var
Kükrüyor bedeniyle kurşunlara bin yürek
Şehadetle tekbirle “Allah Allah” diyerek

Bir bayram sabahıydı nisan yağmurlarında
Kurbanlık seçilmişti “Alay” can pazarında
Tekbir ve dualarla sarılıp koklaştılar
Helallik istediler sonra kucaklaştılar
Kanlısırt’a varınca efgan doldurdu arşı
Ölen siper oluyor öldürenlere karşı
Zaman yelkovan gibi akrebi kovalıyor
Berzaha yolculuk var, ruh bedene sığmıyor
Mangal gibi yürekler ateşler/de üşüyor
Bir sancak yükseliyor, taşıyanlar düşüyor
Mehtabın fırçasıyla kana çizildi nigâr
Yetim ve öksüz kaldı sancakları yadigâr
Topluca katıldılar şehadet kervanına
Beraber gömüldüler Avni bey’in yanına

Anası “adak” diye süsleyip göndermişti
“Dönersen sütüm sana haram oğlum” demişti
Yaşı boyundan küçük koskocaman yürekler
Kalem tutan ellere yakışmayan tüfekler
Üşümüştü yiğidim yırtık çarıklarıyla
Yamalı pantolonu çuvaldan kazağıyla
Bazen üzüm hoşafı, yağlı buğday çorbası
Günde bir yarım ekmek, sinekli sefer tası
Kimi elinde mektup, kimi kıyam, duada
Kimi sargı yerinde kimi yok iştimada
Hüzünle okunurken şehit esameleri
Hicranla çöküyorlar dönmüyor kardeşleri
Sesine yağmur yağmış, tipide kalmış ağıt
Hatıralar üşüdü, titredi kalem kağıt
Bin Ali secdedeyken kan karışırken cana
Kınalı saçlarıyla kurban oldu vatana

Koca bir tarih şimdi, dokundukça kanayan
Her sayfası yaldızlı, kahramanlıkta ayan
Ne mümkün yazmak seni, sendeki asıl ruhu
Cihadınla yüceldin defettin şer güruhu
Kan ektiğin yerlerde güller açtı, gülistan
Cenneti kokladın sen adına yetmez destan
Yüz binleri bağrında barındıran yürek var
Adını “Çanak” değil, “Çelik” koyalım ey yâr! ..

Mustafa Atiş
Kayıt Tarihi : 27.3.2015 23:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


2015 Yılında, Kayseri Halk Ozanları Derneği, '100. Yılında Çanakkale' Şiir Yarışmasında 5.lik (2.Teşvik) Ödülüne layık görüldü. http://www.kayserihalkozanlari.org.tr/icerik/12

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hikmet Atiş
    Hikmet Atiş

    Kahramanca yazılmış Çanakkale savaşını senaryo gibi
    bize yansitan bir yürek sesi. Başarılarınızın devami dileklerimle
    kutluyorum tebrikler Sn Atiş tam p.10 az bile ben yinede varken
    onaylıyor antolojime alıyorum.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)