Ah senin o küçük bir çocukhıçkırığı gibi sesin
Çınlayıvermez mi kulağımda
Ne iyi ettin de aradın beni
O şevk o heyecan o gülüş
Her şey yerli yerinde
Geçmişi hiç yaşamamış gibisin
Bazen yeryüzüsün bazen gökyüzü
Bazen gündüz bazen gecesin
Bazen ise ikisinin arası bir şeysin
Dost musun düşman mısın bilmem ki nesin
Bazen tatlısın bazen kekre
Bir kadın olsun yeterdi onun için
Adı sanı yaşı hiç umuru değil
Elleri gözleri kalbi
Kalçası dolgun olsun yeterdi
Köye dadanmış aç bir kurt
Kan görmüş bir vampir gibiydi
Çıtlatılırken çekirdekler ve yudumlanırken çaylar, kolalar,
Hiç beklenmedik bir anda yeryüzünde yankılanırezanlar,
İşte bu; evlere dağılma saati.
Evet, ezan okunur ve millet istemeye istemeye dağılır evlere.
Herkes gitmek zorundadır evine, akşam yemeğine.
Kimileri ise özlem dolu, hayat dolu, seve seve, koşa koşa.
Güneş hiçbir zaman tam olarak yansıtmamıştı ışığını toprağa.
Toprak sitem ediyordu,
güneşin kendisini görkemli ışıklarından mahrum bırakmasına.
Güneş toprağın yanmasından korkuyordu.
Toprak güneşin kendi ışığında boğulmasından…
Ne toprak yandı.
Mor çiçeklerim var benim
Mor çiçeklerim
Kokusuz cansız kupkuru
Kimsenin görmediği
Kimsenin bilmediği
Ucunda ölüm uykusu
Yavaş yavaş kuruyor ağzım
Sütten kesilen bir bebeğin ağzı gibi
Kaybetmekte cennetten kalma güzelliğini
Yavaş yavaş
Her şey yavaş yavaş
Sigara mı kurutuyor ağzımı
Hayat Tanrı’nın sunduğu kadardır
Tanrı insanın bildiği kadar
Sen benim sevdiğim kadarsın
Ben sence sevildiğim kadar
Şiir insanın anladığı kadardır
Şair şiirin kendisi kadar
Gözlerimi hep kapatıp seni düşünürüm,
Çünkü sen uyanığın görmediği yerdesin,
Anarken günahlarımı bilsen ne üşürüm,
Söyle bana işlerken günahı ben, nerdesin?
Bazen yüreğim sıkışır andığımda seni,
Bizim oralardı
O zamanlardı
Yaşı otuz-otuz beşti kadının
Otuz-otuz beşti
Kadının otuz-otuz beşti yaşı
Otuz-otuz beş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!