Nurlu Niksar

Orta Asya’dan geldik, Niksar denen bu hana
Selçuklu’dan yadigâr, Osmanlı'dan emanet
Şu Tokat illerinden, nam saldık tüm cihana
Danişment'e yurt olmuş; ecdadıma bin minnet
Tarihi şanla dolu, yeri göğü berhudar
Güç vermiş İpek Yolu; yolları nurlu Niksar

Orta Karadeniz'de, görkemli dağlarında
Bir ekince bin biter, bereketli topraklar
Üzüm, elma, cevizde; lezzet var bağlarında
Tüm memlekete yeter, zümrüt zümrüt yapraklar
Oksijen olur eser, ovada nazlı rüzgar
Doğası bir şaheser, yelleri nurlu Niksar

Yüzyılların destanı, bilinirken öyküsü
Düğünleri şenlenir; "ellik ellik" halayla
Gurbetçinin hasreti, sevdaların türküsü
Sıcak çaylar demlenir, özlem biter sılayla
Engininde köprüler, yükseklerinde hisar
Yeşil bağlı köyleri, illeri nurlu Niksar

Dağlardan yola çıkar, süzülen her deresi
Kale eteklerinde, vadinin süsü olur
Yeşil tona boyalı, her nokta her yöresi
Bulut ağar doruktan, rahmetin sesi olur
İlmek ilmek yamacı, çayırında hayat var
Meyveleri mücevher, dalları nurlu Niksar

Evleri sıra sıra, nakış nakış cepheler
Duyduk 'İkbal Yeri'ni, Evliya Çelebi'den
Her imgede her sırda, yitip gitti şüpheler
Okuduk 'Yurt' şiirini, ustamız Kulebi'den
"Kütükten duvarlı" der; "önünden çeşme akar"
Kültürü, sanatıyla; halleri nurlu Niksar

Şükür, kurduk divanı, meydanın tam bağrına
O gün alırken feyzi, ilim dolu dergâhtan
Ahi Pehlivan ile bu toprağın uğruna
Bir name yükseliyor, Erzurumlu Emrah'tan
“Ben sana aşığım” der, der ki; "ey peri ruhsar"
"Az Bana Gönder" diyen, telleri nurlu Niksar

Mısra mısra dizilir; kırlara, bayırlara
Melik Gazi şahımla, kolu arşa uzanır
Türbeleri gezilir, sebeptir hayırlara
Güzelleşir yeryüzü, Güneş dahi kıskanır
Ey gönül hazinesi, gel yine yüreğim sar!
Anamın türkü sesi, dilleri nurlu Niksar