Bakmayın saçlarımın kısalığına ben bir kız çocuğuyum,
Görmeyin hoyratlığımı, yürüyüşümdeki sertliği,
Yüzümdeki gerginliği, ruhumdaki nefreti...
Ellemeyin duygularımı, sakın
Yaklaşmayın yanıma artık
Satın al onu, sonra at gitsin
Daha çok var nede olsa
Şunun kalbi, onun gururu, bunun dostluğu
Kaç para acaba hepsini sarsalar
Para her şey bu dünyada
Bırak kalsın yere düşenler
O dalgaları, fırtınaları yaşamasaydım
Yakamozlarındaki güzelliği anlayamazdım denizin
Batışındaki kızıllığı, acıyı görmeseydim
Doğuşundaki isteği bilemezdim güneşin
İçindeki hüznü, gözlerindeki üzüntüyü hissetmeseydim
En ağırını ben yaşıyorum sanırdım aşkın
Dalgaların üzerinde hızla ilerliyorum
Ufuktaki ışığı yakalamak için
Dokunursam başaracağım, geleceğimi tanıyacağım
Durgunluk vaktidir şimdi risklere yer yok günümde
En tepedeyim şimdi görüyorum, önümü ve ardımı
Sana kokumu gönderiyorum
Kır çiçeklerinin içinde
Ve fısıltılarımı ekledim
Rüzgarların eteğine
Beni hatırlayasın diye
İşte bebeğim
Yürüme vakti geldi
Hem de tek başına.
Önce yerden kalkıp
Doğrulacaksın
İki ayağının üzerine basacaksın
Siperlerinde yaşıyorum hayatın
Korumak için kendimi çevremdekilerden
Caddelerinde dolaşırken tek başıma
Ankara'nın griliğinde
Nefes alabilmek için daha güvenle.
Dostlar karanlıkta belli olur
Vücudumda yaralar,
Ayağımda sopa izleri,
Biraz elektrik,
Ve soğuk su.
Taş duvarlar içersinde,
Bir Gün Bakmışım Ki Gelmişsin
Papatya Kokusu Dolmuş Odama
Gülüşün Sarmış Etrafımı
Sıcaklığın Isıtıyor İçimi Şimdi
Bir Gün Bakmışım Ki Gelmişsin
Yeter artık susun duygularım
Rahat bırakın beni ne olur
Anılarımla baş başa kalmalıyım
İşte şuradan bana bakan çocukluğum
Zamanı yakalamaya çalışan gençliğim
Fısıldamayın artık ne olur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!