Ne seher vaktidir, gönle ferahlık,
Ne güneşin batmasıdır karanlık.
Ne Ağlamak, birkaç damla gözyaşı,
Ne gülmektir gönlüme sabır taşı.
Bu günler de geçer kalır anısı,
Noktalandı ömrümüzün yarısı,
Telefonda anaların çağrısı,
Götürür bizleri sılaya doğru.
Fatih'ten Yavuz'dan özümüz var,
Gel gidelim, dost bağında ötelim,
Gül dalına konmayınca olmuyor.
Ta içerden ataşlanıp tütelim,
Yar aşkına yanmayınca olmuyor.
Yüreğime ateş düştü gör deyi,
Hasret beni bırakmadı nedense.
Şöyle bir arayıp, hatrın sor deyi,
Kasvet beni bırakmadı nedense.
Her nereye baksam, dost arar gözüm,
Ne gaibtir regaib, peygambere verilen,
Teninde gül kokusu ümmetine derilen,
Hak övmüş, övgüye mazhar yaratmış,
Yarab! Mahrum eyleme şefaatinden.
Yaşım otuzbeşse moruk mu oldum?
Ben onsekizinde bahar isterim.
Eski sevdiğim yok, yenisin buldum,
Daha şu gönlümde neler beslerim.
Deli gönül sağa sola sataşır,
Bir fırtına eser, donar vücutlar,
Gözler görmez olur, kafa çalışmaz.
Yolların kaybeder tilkiyle kurtlar,
Kara basan ayaklarım çalışmaz
Beyaz yük ağacın büker boynunu,
Hak cemalin görmek için bu yola,
Düştük amma, payemizde cürüm var.
Hak yolunda sarmaş dolaş, kol kola,
Gezdik amma sayemizde cürüm var.
Göz yaşım sel olup coştu sevdiğim,
Meğer aramızda dağlar varımış.
Yüreğime ateş düştü sevdiğim,
Benden daha beter ağlar varımış.
Özümü dönderdim gül yardan yana,
Kahı mecnun gibi yanarım hergün,
Ateşin bağrımda kül olur gider.
Felek gurbet ele eyledi sürgün,
Gözümdeki yaşlar sel olur gider.
Sana vermiş idim erkeklik sözü,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!