Adı Gül'dü,Havagül
Adına inat gülmedi bahtı!
17 sine varmadan evelndirdi babası
Düğün gününe değin görmemişti kocasını.................................
Karadeniz 'in dağlarında yaşardı
Nasılda aldanmışım yalan dünyaya
Bire beş verecek sandımda kandım
Ölüm ile varacakmışız ukbaya
Ne geç hatırladım,yandımda yandım
Avutamam artık seni serseri gönlüm
Bir kervandayım zamanda yol alan,
Acılar kervanıymış öyle dediler.
Derdi olanlar katılırmış bu kervana istemeden,
Birde delice sevenler.
Gidilen yollar düz değil bu kervanda,
Dikenler kaplamış yolları,kayalar,kumlar,
Ağlamak;
Geceler boyu hiç susmadan,
İçine gömerek hıçkırıklarını ağlamak.
Sebepsiz melankolilerle gündüzler gecelerden siyah.
Yalvarışlar;
Kaderimde O olsun diye haykırışlar
Hiç yoktan sitemler,öfkeler,bağırışlar,
Yaşanan bir aşk,
Dilenilen sevgi.....
Hep bir yana açılan kapılar
Hep bir yana çağlayan ırmaklar,gidilen yollar,
Hep bir sevgi için gözyaşı
Hep bir sevgi için ağlamalar...
Ufukta görülen bir mum ışığı arayışı
O zifiri karanlık gecelerde.
Gündüzleri ise güneşin küsüşü dünyaya gecelerden beter.
Yürümeyi bilmeyen bir bebek gibi
Koşmak aşkın peşinden boşuna
Ağlarken, gülemek karşılıksız severken birini,ne saçma!
Olmayacak duaya amin demek,
Ruyaları gerçek sanmak ne garip.....
Aşkı erişilmez duygu sanıp yaşamak ve mübalağa
Hepsi boş, hepsi yalan,hepsi hayal
Ne tuhaf!
Sevilmek istiyorum;
Ben sevgiye susamış bir insanım
Sarkan söğüdü yalayarak geçen çay gibi,
Annesinin kucağında uyuyyan bebek kadar.
Sevilmek istiyorum;
Ben sevgiyi arayan bir insanım,
Gülsüz yaşayamayan bülbül gibi,
Uğruna çöller aşılan Leyla kadar.
Sevilmek istiyorum;
Ben sevgiye muhtaç bir insanım,
Aç olunca hatırlanan aş gibi,
İçtikçe doyulamayan şarap kadar.
Sevilmek istiyorum;
Ben sevgiyle yaşayan bir insanım,
Her sabah doğması beklenen güneş gibi
Geceleri aranan yıldız kadar,ay kadar...
Baba nedir?
Daha mı mutlu olur insan babası olunca?
Anne gibi mi sever babada çocuğunu?
Onun gibi öpüp bağrına mı basar?
Küçüktüm,3 yada4 yaşında
Vurulmuş sevgilere zincirler bir bir,
Gönlünü eyleme çırpınıp harap.
Ruhları kaplamış isli kara kir,
Görsen tanıyamazsın olmuşlar arap.
Sevgi sanıp kandığın çölde bir vaha,
İnsan bilip sevdiğin beyinsiz kafa,
Aşkını verirsen aptala,safa,
Denizde görünür çöldeki serap...
Bana akıl verme!
Karanlık gecelerdende karanlık yüreğim.
Bir yumruk büyüklüğündeki kalbimde
Dünya kadar büyük bir boşluk var......................
Yorma çeneni boşa!
Seni bekliyorum,
Boynunda azad edilmeyi bekleyen köle gibi.
Özgürlüğe susamış müebbet hapis gibi sana muhtacım..
Günler geçiyor,
İçimde demlenen sevgin bayatlamadan gel,
Ya da sesini duyur,ara beni.
Seni bekliyorum.....
Çıplak ağaç dalında şakır mı bülbül? gül ister
Yavrusunu kaybedn köpeğin uluması biter mi o an? ağlamaz mı?
Aklımda kalan tek şey hayalin,
Kulağım telefon ziline takıldı kaldı.
Meğer ne zormuş seni beklemek,
Gözlerim gördüğüm ruyaya daldı...
radiance rose (1993)
Yalnızlardayım karanlık gecelerde
Bir başıma öksüz çocuklar gibi,
Uçurumun ucunda biten dağ çiçeği gibi
Koklanmaya muhtaç biçare canlıyım sadece.
Kimse anlamıyor halimden,
Senin yokluğun yaralıyor beni derinden ince ince.
Keşke bile bilebilsem acılarımın kaynağını
Keşke bilebilsemde içmesem kana kana.
Anlamanızı beklemem derdimi
Düşündükçe batan bir batak bu
Düşündükçe derinlere saplayan girdap.
Unutmanın çaresi içmekteyse;
Kasalarca su içtim ama seni unutamıyorum.
Her derdin,her mutluluğun
Her acının,her sevincin bir sonu vardır derler
Ben beni sevesin diye değil,
Beklediğim sonlar için yaşıyorum...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!