Hindistan’dan fil gelmiş, bir ahıra almışlar;
Ahır öyle karanlık ki göz gözü görmüyor…
Fili merak edenler hep oraya gelmişler;
Kimse tam görememiş, herkes farklı şey diyor.
Her biri farklı yerden, dar bir açıdan bakmış;
Misafir gelirmiş kısmeti ile.
Kuş kanadı ile, er atı ile.
Aslan yüreğiyle dilimizdedir.
Keçi, eşek, katır inadı ile...
Aceleci sinek süte düşermiş.
Genç arkadaş; bu yurdu yerinden kaldırmalı,
En yüce zirvelere çıkarmalısın bizi.
Senin azmin, gayretin zincirleri kırmalı;
Sen değiştirmelisin makûs talihimizi.
Zamanı değerlendir, tembel olma, boş durma,
Bak ağaçlar yeşil, gökyüzü mavi,
Güneş bile bize gülümsüyor bak.
Senin de ışığın doldursun evi,
Gülümse hayata, kasveti bırak.
Her şeyi dert edip yüzünü asma;
Nasrettin Hoca’mızdan çeşit çeşit fıkralar,
Gelin hatırlayalım verilen ipucundan.
Hocamız hazırcevap, akıllı bir o kadar …
Ağaca çıkarken de ayrılmaz pabucundan...
Meyve ağacındayken, verecek cevap yoksa
Hoca, oğlu ve eşek dönüyorlardı köye,
Oğlu eşeğe binmiş, Hoca yanında yaya…
Yol da epeyce uzun, hava sıcak mı sıcak…
Baba yorgun yürürken, oğlandaki keyfe bak…
Evvel zaman içinde uzak bir ülke vardı,
Keloğlan ve annesi bu ülkede yaşardı.
Bu ülke insanları ‘’Hiç’’ diyorlardı tuza,
Şimdi ‘’Hiç’’ masalını anlatacağım size.
Şu göğsümün içinde çırpınan bir kuş mu var,
Yoksa dalgaları mı rüzgârlı denizlerin?
Uzaklarda gibisin bana yıldızlar kadar…
Işıl ışıl yanarken gülümseyen gözlerin.
Başımdan aşağıya ılık ılık akan ne:
Derler ki: ''Kısa gün kârı az olur.''
Adet böyle, kız evinde naz olur.
Davul zurna azdır anlamayana,
Anlayana sivrisinek saz olur.
Farklıdır, parmağın beşi bir olmaz.
Sabah havası alarak
Derin derin,
Okula gidiyorum.
Bir başka güzel çevrem ,
Bir başka güzel yolum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!