Gitme demiştin bana, çocuktum daha
Sana sarı düşler alacağım,demiştin.
Ve ben gittim....
Sarı düşlerimi,Kadıköy Sahilinde bırakarak.
Güzdü, ekinokstu ve duğduğun gündü
Unuturum sanmıştım
Düştü yaprak toprağa
Güz sarısı düşlerim
Gözlerim ta en derin
Arayışlarda hayatın
Bana sunulan çoğul yalnızlıklar
Acılar, yetirilişler
Bu şehri zemberek,
Her bir karışı....
Acı ve ihanet
Çürümüş ruhlarla yeryüzünde yaşamaktan yoruldum.
Gündüzleri sevemedim
Sanki harcı güneşin acılarım
Gece doldumu odama
Bir ıslık dolanır dilime
''Bu kente yalnızlık düştüğünde''
Ay ışığında dokununca
Sevdiklerim için diyordu,
Ortaya koyarak hayatını
Yaşamı bile hiçe sayarak
Bilmeden can pazarındaki
Zamanı ve değeri
Anlaşılmak adına
Herşey bu denli ucuzken
Her kadının koynuna düşerken
İhanet geceleri
Ben taşıdım içimde
En yakınım birgün
Bense ölümüne
içimde kırılan yaprakların tozları
karanlık sokaklarda titreyrn sevgili
nerlerde yağmalanır ürpertilerin
dönüş yollarının hep cocuk gün rüzgarlarında
bir özlemdir saçların kızıla çalan
Belki kokuna,
Belki sarılışına.
Belki ufak tebessüme,
Belki bakışına.
Bazen aldırmazlığına,
Bazen ihtiraslarına,
Sadece zamandır
Acılara ket vuran,
Geriye kül ve yangın kalır
Geceleri taşıdığım eriyik metal artıklarından,
Rüyalarıma.
Yıldızlar birer birer asılırken göğe
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!