Nurbaki hezeyan gülümseyişler ve köprüde ...

a.

Yine aynı gülümsüyordu, gene ışıyordu.
Güneşin bağrına avuç açtı kız
ellerini uzattı ona;
güneş gene ışıyordu
Telefon çaldı kız gitti telefona;
mutluca ayrıldı, bir saat kadar sonra.
Gitti tencerenin başına, aldı teflon kaşık,
altını biraz kıstı ocağın;
çıktı, panikledi çöreklendi sedire;
aldı kumandayı eline, başladı düşünmeye.

Olmayacak durugörüleri hezeyan çırpınışların,
başkalarının ‘tropik’ ve ‘buzul’ diye çok önceleri ayrılmış
doğudan ve batı’dan
kollarında sürecin saç ve sakal-mağra adamı’nda;
korku, kuşku insanoğlunun bir belirteci ise,
ama acıkınca ağlamak da öyle.

b.

Sebeplerden biri bu,
bunun için de gitmeyeceksin işte.
Ötesi ise kumandanın ahizeye uzanan
sinyal verilerinde
içinden çıkacak karadeliğin.
İstemsiz kurmaca üretmenin zorluğu;
kara gökte bu üzerimize uzanan yıldızların
gerçek olmayan bir şekilde
üst üste gelip
kor ateşten dertop olduğu:
onları açmak, sentetik de olmayacak;
poliüretana bile kurmamış olacak
‘şifoniyerin üzerindeki
müzikle vızıldayan bir oyuncak kız biblo
ortaya çıkan’.
Ve tahta pinokyo etli kanlı olacak;
ve hem, oyuncaklardan ödün vermeyecek.
Balkona çıkıp bakacaağım şimdi;
hepsi aynı parlasın;
küçük ve uzakta, ama ışık.
büyüteceğim, yakınlaştıracağım;
sen de, sonra ulaşınca yukarıdaki
gökte döndüğün yerden...

gitmeden dönmek en kolaydır:
şimdi meteorit olarak göründüğün şu yerden,
bir tüm eriyik damlası halinde
düşeceksin dev, yer çekirdeği demirinden;
yukarıda, katmanların en uzağında
bulunduğun mavi bilye Stratosfer’den …
Okyanuslar anafor fışkırıyor yukra, gökten buraya.

Den den den, sevimli çalı bebek! ! …..
‘Poliüretana bile kurmamış olacak.’,
azıcık poliüretan sürelim ama,
sonradan acıkınca yaş dökülerek ulaşacağımız
buzdolabının kenarlarına;
her ne kadar bu mukavvanın asıl görevi,
ekşiyen gerçeküstü yoz-anlaşılmazlıklarında
dizkapaklarında iletişimin
yumoşça çürümek ile anlamlandırılmış olsa da.
Buz dolabı kapağını
az açık tutacağım bu yüzden…
Buzdolabına koşmak güzel,
dirseklerin kaşınması ise abuksal kötü aslında;
böyle bir nehir aşmak
Thames üzerindeki
ABBA’nın Wateroo puhusu’sundan, çalakalem, üstünkörü…
Acıkınca göz yaşından sevince koşarak gitmek,
‘sahte kötü ayrılıkla sorgun’ bitap dizlerin*
iletişimi sessizliğin.
‘Vınn’ lakin! balya balya hasatlar
şekilinde bala bal katarsın, ben çare ararım;
bu bir mantık silsilesiymiş.
Sana yolum öyleyse yine yakın.

-
Açıklama:
*türetme, sorgun: solgun şekilde yorgun. Güneş çıkınca açıveren…

Bilgi açıklaması:
Meteor meteorit farkı:
meteorit, yer yüzüne tamamen yanmadan ulaşabilen meteordur
Stratosphere:
gokyuzunun hava katmanlarindan en yuksekte olani.
gokyuzune mavi rengini veren katman
her saniye 3cm3 hava stratosferden uzaya kaçar
eksisozluk

bir link<:
http://www.bahce.biz/hayvan/aricilik.htm