Hani bir masal vardı
‘’Aşkımız şekerden,
Sevgimiz tuzdan,
Evimiz ateşten’’
Diye başlardı
Şimdi o güzelliklerin üzerine yağmurlar yağdı
Hoyrat rüzgarların ağaçları savurması
Kızgın güneşin toprağı çatlatması
Sen bende sanki bir çöl fırtınası
Ya da yeşermeye çalışan tohumların patlaması
Sevdam buruk seni beklerken
Aşık olmak kolay, aşkı yaşatmak zor
Bende seni ilk görüşümde sevdim
Saatleri kovalıyorum belki gelirsin diye
Yokluğun sarılmama engel değil hayallere
Bu şehir bana dar geliyor artık
Mutluluk mu ne o hiç bilmiyorum ki
Gece yanansa sadece içimdeki özlem ateşi
Ümitlerim parlayamıyor artık içimde
Karanfil kokuları teselli bende
Dudaklarımın arkasında saklı sevdam
Kapalı artık fısıltılara kulağım
Ben İstanbul rüzgarıyım diyorsun ya
Nereden estiği belli olmayan yelim..
Olsun ben ne rüzgarlara alıştım
Dayandım, sabrettim fırtınalara
Es rüzgarım es;
Sen bir rüzgardın estin ve durdun
Bense önüne kattığın yelkenliydim
Her şey bana bizi anlatırdı
Denizin kokusu seni
Martılar sesini
Gökyüzü gözlerini….
Gecenin kaçı bilmiyorum
Yine seni sensiz soluyorum
Ama ne önemi var ki?
Hala bende dudaklarının alevi
Hataları bos ver.. unut onları
Sabaha kadar sevgiyi düşündüm
Yalnızca düşlerde tattığım
Birlikte olmak istediğim, özlediğim
Kendimle savaş verdiğim sen miydin?
Özgürlük müydü istediğim
Bugün yaşamamız gerekenleri
Yarına erteledikte ne oldu?
Seni senden alamadım
Ama sensizde kalmadım
Ruhunu okşayan meltemin olsaydım
Kirpiklerimde ki gözyaşlarım,
Zavallı sevdamın izlerini taşıyor
Acılarla kavrulan yüreğim
Sensizliği paylaşıyor içimde
Özlediğini söylesen rüzgara karşı
Ilık esen rüzgarı öpmek
Kuşlarla şarkı söylemek
Kaynayan suyun buharında seni görmek
Kokunu içime çekmek, seni özlemek
Kuşlarla şarkılarını hep söyle
Ilık esen rüzgarı öpmek
Kuşlarla şarkı söylemek
Kaynayan suyun buharında seni görmek
Kokunu içime çekmek, seni özlemek
Kuşlarla şarkılarını hep söyle
Ilık esen rüzgarı öpmek
Kuşlarla şarkı söylemek
Kaynayan suyun buharında seni görmek
Kokunu içime çekmek, seni özlemek
Kuşlarla şarkılarını hep söyle