sil baştansın işte
ölüşünle yaktın yarattın kendini
soğuk
ayak diremek
anlamsız
belleğimizde kuş kırıntıları
sana değer verişimdi
en korkunç oyunumuz
bakakaldığın hayata
herşeyimiz şu ölümü kullanma kılavuzu işte
kayboldunnn
kayboldunnnn
bense hala kendime en soytarı girdapppp
son günlerinin her biri bir ilk
ilişkimiz yarım
ah ne yazık
kontes
dağınıklığım
yağlı saçlarım
bir ben son oldum senin için
sil baştan yavrum
ömür bu biten
bitimsizliğin anlık tadı
kangren gökyüzü
bağırışımın sessel tadı:
anne yeniden doğur beni
herşeyin başa dönmesi olsun bu son bitiş
bütün varlığım
bitişlerin başlangıcı
ömrüm senindir
kırış kırış
buruş buruş bir samimiyetsizlik
herşey birbirinde
her yer her yerde
ölüm tek netleşen gri
unutmak alışmaktır ölümlere
klasikleşerek
bu yoluna çıkmak ben değilim
her şeyi sana devreden bu çaresizlik
bir ölüm demirbaş ceplerimde devri mümkün değil
taksimetresi bozuk yüreğimin yavrum
tam şiir bitti derken
şimdi senin törenselliğin
bu kadar hesapsız
fütursuz bıçkın
sırtlan
hınçlı
yol almaktan şaşkın aort damarım
kendime getirme beni
hayat bu
ölmek de var
şarkı söylemek gibi
anlayarak herşeyi unutmanın ne olduğunu
ya da unutmamak gibi son içlenişimizin yağmursal tedirginliğini
yıllarımız kırık
kesişik
içiçe
bitişik evler gibi
bitişik ama ayrı odalarda
bir içim su
derin gönüllülük
sıfırdan başlayarak
seni anlamaya
ve gelmeyeğinden dolayı özlemek
sususuz gülümseyişini
pussuz
kuşların hattı
kirpik kırpışın
saplayarak çürümüşlüğünün gerçekliğini
toz toprak
ceylan sürüleri deseydim ya bir de ellerinin zarif bitişliliğine
ağlaşmaktı bu değil mi
toptancı gülüşlerimizdeki hainlik
hiçleşip gitmek
sımsıkı tutun
orası senin ahhh yavruuummm
sen öldünnnn
orası seninnnn sımsıkı tutun
hayata karşı tek mevzin
hiç bir şeyin yoktu
bir ölümün var artık
çocuklaştıkça mehtaplaşan
anımsayışlarda
derinleşmek
sadece sade şeyler istemekti
kahve rengi gözlü bir tevevkkül
serinleşerek
yanan bir yalanı doğrulatma çabası güdüselliği
ben seni bilmedim
öğrenemedim
ne güneş battı
ne yıldızları saydım
ne sokaklardaki sarışın serçe
ama bildim hep zamansızlığını
ansızlığın olmasa anmazdım bitişini
cesaretimdin
akşamlaşmayan
sarı ve ölgün bir ışıkla
akşamlaşmayan
yaklaşmayan hiç
ağlaşmaya
tadını unuttuğumuz
begonya renkli ateşli
sokaklaşan bir hiçleşme histerisi
aşklaşabilmenin uykusu ölmek
ince sesli
bakışı kül rengi
savrulup düğümleşen
boğazımdaki bu tutku
senin içime yerleşmen
tamamen yok olarak
durmayarak işçimen
yeşilleşerek
seni beynime çakan bu utku
belki diyorum
sadece ölmek korkusu
canevinin kapılarını kapat
perdelerini çek gözlerinin
dudaklarının sularını
boş ver
yorgun gibi bir halin olsun
karşı çık hayata
bilakis bak ben bile
beş kere sensiz yağmuru tattım hiç bir şey olmadı
bırak yağmurlar hasta etsin düşlerini
sıfırlansın bulutlarımız
üstümüzden geçen yalnızlık olsun bundan sonrası
zamanı parçaladık
yok ettik ışığı
oh olsun
yok ettik bilumum beklentiyi
koşuşmaktan
böyle dursuz
birleştik bir ölüşte
şarkıların en vaz geçilmez yerindeki
not:ölüm belki......
Kağan İşçenKayıt Tarihi : 19.12.2007 23:30:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Kağan İşçen](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/12/19/not-olum-belki.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!