Virgül
hiç susmayan
bir davulun tokmağı
çağırır kelimeleri
kağıtlardaki düğününe
Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Devamını Oku
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Tınıyı mınıyı bırakın, bu güzel bir şiirdir.
saygı değer hocam kutlarım bir noktaya topluyosunuz ya dünyayı duyguları şiirlerini okumaktan büyük zevk alıyorum kaleminiz daim olsun saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
PARANTEZ ÜNLEM
Ünlem
''İ'' harfinin amuda kalkmışıdır
Sevinçler, korkular, şaşkınlıklar
toplanır etrafında
Paranteze alındığında... çok şey anlatır
Bugün 'Günün Şiiri' olarak seçilen ve Sn. Sunay Akın'a ait olan dizelere salt yazarı tanınmış olduğu için eleştiriden korkmak ya da hak etmediği halde övgüler düzmek dürüstlük adına, erdem adına, sanat adına ve şiir adına çok utanılacak bir yaklaşım ve duygu. Sayın Sunay Akın'a ait olan 'Virgül' adlı yazı, gerek duygu, gerek anlam, gerek felsefe, gerek söylem, gerek ses, gerek tını, gerekse etki yönlerinden ne yazık ki ŞİİR değildir. En azından 'Nitelikli Şiir' sıralamasına girecel bir ürün değildir. Salt Sunay Akın'a ait diye ortadaki iyi olmayan bir şeye iyidir, güzeldir demek doğru değil. Bu ürün Sunay Akın gibi gönlü kocaman, beyni kocaman, bilgi birikimi derya olan bir sanatçı için oldukça VASAT... Esenlik dileklerimle...
Ah Hüseyin Ah! Çok haklısın.Bugün çocuklarla çarşıya gittim.Dedim para çekeyim alışveriş edeyim.Bankamatiğin önünde epeyce bekledim.Derken önemdekine sıra geldi.Allah'ım bana niye akıllısı rastlamaz.Ya da akılsız akılsızı mı çeker.Yarım saat para çekmeye çalıştı; cep telefonuyla konuştu.Bekledik çoluk çocuk kaldırımın ortasında.Tam para çekecektim ki bir adam geldi.Hastası olduğunu para çekmek istediğini söyledi.Ben de olmaz deyince küfre uğradım.Allah günah yazmazsa beni döveceğini söyledi.Saniye içinde paramı çektim.Küfür etmeye devam etti.Neyse ordan ayrıldım markete giderken bir adam arabasını kadının üzerine sürdü.Kadın bedenini ezilmekten kurtardı.Adam gülümsedi haz aldı.Markete geldiğimde kızım at arabasına binmek istedi.Tam binecekken büyük bir kız geldi babasıyla.Erken davranıp o bindi.Benim kız ağladı onlar seyretti.Ben ilkelleştim öfkelendim.Adama sert sert baktım, sert sözler söyledim.Adam haz aldı.Anlayacağınız zevklerimiz epey değişti.Adam öldürmek, birisini rahatsız etmek, insanların üzerine araba sürmek, arkadaş arakadaşa ana avrat küfretmek, adam dövmek...Millet olarak hobilerimiz değişti.Şiire gelince ses sanatçılarına bakıyorum, bazı isim yapmış bilim adamlarına, yazarlara bakıyorum.Bunları kimin sponsor ettiğini merak ediyorum.Galiba emekli olamayacağım.Bu gidişle ne şiir kalacak ne Türkiye.
Yollar hep düz değildir,
Bazen çukur bazen meğildir,.........SAYGILARIMLA.
Bazı insanların birikimlerinin sadece ezber olduğunu düşünüyorum.
Yine bazı adamları, kadınları göklere çıkarırız. Okumayı çok sever diye. Bu insanlar her şeyi ama gerekli gereksiz her şeyi okur ve ezberlerinde tutarlar. Sonra bunları bülbül gibi şakır dururlar etrafındakilere. Ezberlerinde bir dolu şiir, öykü, sonu gelmez gibi görünen laf kalabalığı. Hafızaları, akıldır. Bilgileri işlevsizdir; yaşam alanı bulmadan kalırlar. Kupkuru işlenmemiş bir bilgiyle kaldıklarından yaratıcılıkları yoktur. Zekide değildirler üstelik. Onlarda zekâ diye tanımladığımız aslında biraz kurnaz oluşları, çalışkanlıklarıdır. Toplumumuz çok sever çalışkan insanları. Kurnazlara diş bileseler de hayrandırlar. Elbette çok çalışmayla insanlar bir yerlere gelirler. Ama asla bulundukları alana bir yenilik, bir değişim getiremezler. Hep aynı şeyi söyler, yaparlar; söylenmişe, yapılana farklı bir şey katmazlar. Değişim ve yeni başlangıç rüzgârları estiremezler. Olanla yetinirler, başkalarının düşünceleriyle beslenir, kendi düşüncelerini oluşturmayı bilmezler.
Örneğin: Sigmund Freud dersiniz bunlara, bu bilim adamı hakkında bir saat konuşurlar. Üzerinde düşünülmüş değil, sadece ezberdir konuşmaları. O bir saatlik konuşmayı bir kitaptan, bir ansiklopediden ya da internetten de öğrenebilirsiniz rahatlıkla.
Bazen bir siyasetçi, bazen bir şair ya da yazar olarak çeşitli kimliklerde gündelik hayatımızda, televizyon kanallarında çok sık karşılaşırız bu tür insanlarla.
Kurnazlık bu ülkede zekâ olarak yutturulur. Hayatı unuturcasına çalışmaksa erdem.
Oysa tembel, haylaz diye tanımladığınız yaratıcı, zeki birinin ilgilendiği konuda size ilginç gelen tespitleri vardır. Ateşleyicidir. Bu tespitler size herhangi bir konuda esin kaynağı olabildiği gibi bir başlangıçta yaptırabilir.
Etrafınıza iyice bakın; çok çalışkan ve kurnaz insanlar göreceksiniz.
Onlara helal olsun der seversiniz.
Ama diğer taraftan tek tük rastladığınız yaratıcı insanlar nedense size uçuk kaçık, inanılmaz, güvenilmez biraz da söz dinlemez görünecektir. Sizleri endişelendirir böyleleri. Edinilmiş bilgilerinizi takmadıkları için sevmezsiniz onları.
Bilinene tutunur, değişimin serüvenini ıskalarsınız.
Bu ülkeye yaratıcı insanlar gereklimidir?
Sanatsal yaratıcılık sadece çalışmayla sağlanabilir mi?
Şiir, roman, hikâye sadece edebiyat birikiminin, çok çalışmanın, ezberin sonucu olabilir mi?
Olabiliyorsa bu tür eserler nasıl eserlerdir?
Edebi değerleri var mıdır? Saygılar.
Virgül
Hiç susmayan bir davulun tokmağı, kelimeleri kağıtlardaki düğününe çağırır.
Yorum yok!!!!
Şiir zorda,gelen yok imdâda...İster ah et ağla,istersen gül...Elifti;başları hep semâda...Eğilip,bükülüp,oldu virgül...///Şartlanmışlar,birer laf ebesi...Över,baş tâcı eder ;abesi...Desen ki,şiir bunun neresi ?...Nağmesi,sanki,bir karga sesi...Kızarak der :o,şakıyan bülbül...
Sevgili Sunay Akın'ın cocuk içtenliği ile bağlı olduğu yazım dili ve yaşamda varlığını koyma biçimi,Şu içine tü....düğüm dünyasın da yer alabilmemin sevinç kaynağı...
Savaşların tüm deyerleri yok ettiği anlarda,yükselen huzur verici melodi gibi.
Teşekkür ederim Sunay Akın.
Bu şiir ile ilgili 48 tane yorum bulunmakta