Noktalar Ve Nükteler Şiiri - Cihat Şahin

Cihat Şahin
3515

ŞİİR


103

TAKİPÇİ

Noktalar Ve Nükteler

Diyor ki bir dostum; ”yazma fuzuli! ”
“Arife bir nokta, kâfi gelirmiş”?
“Boş ver ilhamı vede nüzulü! ”,
“Maarifin manası; nokta olurmuş”?

Âdeme bin sene, verilmiş niye?
Onca ilimde, yanda hediye.
Melekler secdeyi, yaptı ne diye?
Bunların cevabı; hikmet olurmuş.

İblisi yakan; malum kibirdi,
Sanırdı kendini; yekta kebirdi(!)
Lanete vesile; yanlış tabirdi.
Bazen noktalar, nikmet olurmuş!

Yaptı cerbeze, koydu noktayı,
Bıraktı kenara, divit hokkayı.
Şişti kabardı, oldu bir dayı,
Acizler belayı, böyle bulurmuş.

Melekler pes etti, konuştu âdem,
Halık söz verdi, acaba neden?
Olsaydı israf, dermiydi madem?
Esmanın tefsiri, öyle olurmuş.

Noktalar daima, nükte içindir.
Vahiyler ilhamlar; hikmet içindir.
Yani marifet; niye niçindir.
Arifler maarifi, böyle bulurmuş.

Yüz on dört destur, verilmiş niye?
Binlerce ayet, inmiş vadiye.
Otuz cüz ile neydi hediye?
Allahın beyanı, böyle olurmuş.

İncil’e Tevrat’a, varmıymış lüzum?
Yetseydi bir kelam, birazda azim?
Demek ki beşere, izahlar lazım!
Ümmetler gerçeği, böyle alırmış.

Davut ne için, okurdu Zebur?
Dağları taşları, ederdi habir.
Koyaklar dereler, yapardı tabir,
Hoş olan sedalar, böyle yayılmış.

Söylenmiş ne diye, milyonla hadis?
Aklına kitaba, yazmış muhaddis.
Şayet Habibe, olsaydı tahsis?
Muhtaçlar gerçekten, mahrum kalırdı.

Ne demek acaba; ”ilmin şehir’i”?
Başı nerdeymiş, nerde ahiri?
Batını var bu işin, birde zahiri,
Bu şehrin ayrıca; ”babı” olurmuş!

“Ev kema kaller…” böyle söylüyor.
Âlimin kıymetin, beyan eyliyor.
Âlimler bunu, takdir eyliyor,
İlimler nakille, baki kalırmış.

“Beşikten mezara” niye farz ilim?
Bilmeye olmaya, çünkü tarz ilim.
İlimden tecerrüt, katmerli zulüm,
Müştaklar irfanı böyle alırmış.

Gazali Rabbani, kaç eser yazmış?
Yıllarca hikmeti, âlemden kazmış.
Hikmete bigane; ördek ve kazmış!
Noktada takılan; ördek kalırmış.

İmam-ı Alide, ilim çok gani,
süryanca Arapça, kaydetmiş onu.
Tarihe sorarsan, söyler o bunu,
Zahmetten kaçanlar, mahrum kalırmış.

Üç yüz bin tefsir, yazılmış kime?
Akile müştaka, hakim hekime,
Sözümüz olamaz, kalbi sakime,
Şevk ile coşanlar, bulup alırmış.

“mürekkep kanlardan ağır gelecek”
“âlimler şehidden, üstün olacak”
İlimler şehidin, şevki olacak,
Şehitler teşviki, ondan alırmış.

Mevlana noktada, kalmamış mahkûm,
Şiirle haliyle, hep yapmış tahkim.
Çıkmış ortaya, ilimde şah kim?
mevlayı arayan, böyle bulurmuş.

Çekirdek noktadır, nerde meyvesi?
Elmanın armudun, gaip enfes’i.
Habbeye koyarsan, nokta kafesi,
İnsanlar meyveden, mahrum kalırmış.

Habbeler şerh olup, olur nebatlar,
Rengârenk açılır, çiçekler otlar.
Arz olur enzara, türlü sanatlar,
Düşünen bunlardan, ibret alırmış.

Okunmaz esmalar, açmazsa nüve!
Görünmez üstünde, mufassal hüve,
Bitkisiz yaşarmı, hiç koyun düve?
Tohumla yetinen, sütsüz kalırmış.

Yüzmeyi bilmeyen, korkar katreden,
Seyreder deryayı, daim sütreden.
Durmadan dem vuran,” şerh’e’ sekte’den”,
İnciden mercandan, mahrum kalırmış.

Bir nokta bin nükte, olurmuş bazen,
Açarmış bunları, âlemi süzen.
Makbulmüş âlemde, okuyan yazan!
Noktada takılan, helak olurmuş!

Göstermez yumurta, baksam tavusu,
Göremem ondaki, Ahsen nukuşu.
Sani ne diye, yaratır kuşu?
Tefekkür edenler, sevap alırmış.

Nutfeler şerh olup, olurlar çocuk,
Durmazlar bebek, kalmazlar küçük.
Tavırdan tavıra, olurlar göçük,
Yoksa insanlık, kalak bulurmuş.

Manayı lafıza, edersen kurban,
Manasız bir vücut, sırf olur organ.
Böylesi vartayı, hoş görmez Furkan!
furkanla çatışan, zebun olurmuş.

Nektarlar bal olmaz, inmezse ilham,
Goncalar gül olmaz, bakmazsa Gülhan.
Bülbülde dil olmaz, vermezse Sübhan,
Böyle bir hayat, tatsız olurmuş.

Mürşidi arayan, kalmaz eşikte,
Adamlık isteyen, durmaz beşikte.
Lokmayı unutan, daim kaşıkta,
Her türlü nimetten, mahrum kalırmış.

bast-ı zamanlar, tayy-ı mekânlar,
Kimmiş kabuğu, kırıp çıkanlar?
alemden aleme, menfez açanlar,
İlmi tabirle, veli olurmuş.

Yaralı şair, deştin yaramı.
Gördün içini, akmı karamı?
Özlemler üne’ mi, yoksa nura’ mı?
Haşiye yapanlar, ancak bilirmiş.

Uzattım diyerek, kızma dostuna!
Affet fakiri, bakıp kastına,
Bir virgül koyarak mevzu üstüne,
Veda ederek, sakıt kalırmış.

Cihat Şahin
Kayıt Tarihi : 18.3.2007 10:55:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mustafa Yaralı
    Mustafa Yaralı

    Üstadım 'Diyorki bir dost' derken anladım taşların kime olduğunu,Allah'tan atılan taşlarla olan ünsiyetimiz bizi rahatsız etmediği gibi onlarla derleştikte,hepsinide öpüp yüreğimdeki yerlerine koydum.Ellerin dert görmesin,gönlünüz aydınlık,bahtınız açıkolsun:Zatı akdes Zatı mukaddes nurlarıyla bezenin,Noktyı Kübra sırlarıyla dolun,Cenabı Hak tüm Esmalrının sırrına mashar eylesin.Bütün güzellikler sizinle ve şiirlerinizle olsun.Saygı ve hürmetlerimle

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Cihat Şahin