Ahlak kelimesi bir kavram olarak; İnsanın genetiğinden gelen ve cemiyet içinde yaşanarak elde edilen realiteler ile Kurân-ı Kerim ve sünneti seniyede sınırları ve çerçevesi çizilen, insan ve toplumların iyiliğini ve mutluluğunu tesis eden kaidelerin hayata geçirilmesiyle kazanılan iyi ve güzel davranışları bütününün adıdır.Velakin toplumsal hayatın merkezinde ahlak kavramının var olduğunu söyleyebiliriz.
Tarihte derin izler bırakmış olan medeniyetler, özellikle de İslam medeniyeti, ahlak kuralları üzerinden yükseldiği için intizamlı medeniyetler inşa etme başarısını gösterebilmişlerdir. Tarih sahnesinden kısa sürede çekilen medeniyetler ise ahlaki değerlerden uzak durdukları için hayatiyetlerini sürdürememiştir.
Bir toplumun sağlıklı bir yapıda olup olmadığı ahlak kavramına verdiği değerle ölçülebilir. Birlikteliği ve toplumu oluşturan bireyler için ahlak, yaşanabilir bir kavram olarak önem arz ediyorsa, o toplum için endişe duymak yersiz olur. Müslümanlardan müteşekkil toplum hayatında yüksek ahlak anlayışının yerleşmiş olması olağan bir durumdur Şayet aksi bir durum varsa, esas şaşırtıcı olan odur. Ne yazıktır ki müslüman türk toplumunda gelinen yer itibariyle ahlakın, toplum hayatının merkezinden hızla uzaklaştırıldığına şahitlik ediyoruz. ''Ahlak dinin temelidir'' anlayışına bir toplumun, ahlak kavramının içini boşaltması, sıradan bir kavrama dönüştürülmesi tehlikenin boyutlarına dair sanırım bir fikir verebilir.Toplumsal hayatta ortaya çıkan çarpıklıklar çelişkiler, buhranlar ahlaki yozlaşmanın boyutlarına işaret etmektedir.'' Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim'' diyen
Hz. Muhammed'e (S.A.V.) mensup insanların bugün ahlak konu-
sunda bir yetersizlik ortaya koyması anlaşılır bir durum değildir.
İnsan olarak yaptığımız işlerde, kurduğumuz ilişkilerde, işgal
ettiğimiz makamlarda '' titizlik ahlakın ta kendisidir'' diyerek, bir ahlak mücadelesi yapabiliyorsak, yaşadığımız hayatın bir hedefi
ve güzelliği var demektir.Biliyoruz ki, insan kalmanın zor olduğu yoksunluklarda yaşıyoruz.Kendinizi, yanında güvende hissedebile-
ceğiniz ahlaklı, erdemli insanların sayısı gittikçe azalmaktadır.
Dahası 'ahlak abidesi' büyüklerin aradan çekildiği, gölgesinde ot-
urabileceğimiz bir büyüğün kalmadığı bir dönemlerdeyiz.İslam camiasının bugün geldiği yer, işgal ettiği mevkiler, elde edilen dünyevi imkanlar dolayısıyla güzel hasletlerin ortadan kalkmasına
neden olmuştur. Bu güzel hasletlerin başında da ahlak gelmekte-
dir. ''Güneşin buzu eritmesi gibi, güzel ahlak da günahları eritir''
buyuran Peygamber efendimiz (S.A.V.) bugün geldikleri yer dolayı-
sıyla şaşıran, ahlaki değerleri terk edenler için önemli bir ikazda bulunuyor. Tabi ki anlayanlar ve görebilenler için! ...
Ey insanlar, '' bizim ahlakımız hürmet, hizmet merhamet prensiplerini kendinde birleştiren aşk ahlakıdır.'' dememiz lazımken
nasıl bir ahlak anlayışının olması gerektiğine işaret edilmektedir.
Ahlaklı insan, hürmette kusur göstermeyen saygı ve sevgi denge-
sini iyi kurabilen, nezaket kurallarına riayet eden insandır. Acıma
duygusu, merhametli olabilmek ahlaklı insanların erdemlerindendir.
Merhametli insanların sözünün geçtiği yerde haksızlıktan söz edilemez, hizmet ön planda olur. Böylece o yerlerde adalet tecelli
eder. Bu da ahlakın derecesini ortaya koyar. Nihayetinde toplum hayatını ve bireylerin yaşamlarını düzene koyacak, ileriye taşıya-
cak olan şey, toplumda söz sahibi olan insanların yüksek bir ahlaki yapıya sahip olmalarıyla mümkündür.
Modern tabirli dünya bir ahlak bunalımı ve buhranındadır. Müslüman dünyasıda bundan payına düşeni almaktadır. Dünyaya
ait olana bir emanet değilde bir mülkiyet duygusuyla yaklaşan insanın yaşadığı trajedi ve travma var orta yerde.
Kurtuluş, insanın fıtratında var olan ahlaki değerleri yeniden kuşanmasından ve de amaç edinmesinden geçiyor. Siyasette,
sanatta, edebiyatta, ticarette ve yaşamın her karesinde ne ile meşgulsek, yaptığımız işin merkezine ahlakı yerleştirebiliyorsak,
yaşadığımız hayata ve topluma, çevremize bir değerler katmış oluruz ve yaşamımız anlamlı bir yapıya bürünür. İşte adresi belli olan, yeniden Kurân ahlâkını kuşanmak ve yeni bir ahlâk nizamı kurmaktır. Hemen acilen! ...Oysa ahlâkda maneviyatda, siyasetde sanatda bir bütünün farklı cepheleridir. Bu bütüncül bakış olmadan hangi cephede koşturursak koşturalım, tevfike mazhar olmamız mümkün değidir. Çünkü gayret bizden, tevfik ise yalnız ve yalnız Allâh'tandır. O zaman kulluğumuzu ve haddi bilmek zorundayız.
23.06.2011 Perşembe Recep-25
Kayıt Tarihi : 24.6.2011 20:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!