Kürkçü dükkanında işim ne, tilki miyim?.
“Ye kürküm ye” demeye, oldu mu meylim.
Eşyanın yenisi, dostun eskisi makbuldür.
Müzik değişir dans değişir, dans taktirdir
Sözün özünü bilmez isen, söz özü bozar
Yürümeyi bilmeyen, topuğuyla yol kazar.
Kim der, “yetim kuzudan koç olmaz” diye?
Tavşanı tutan tazı, avcıda bu endam niye?
Cefa çekmeyen, sefanın kıymetini bilmez
Allah niye verir, niye vurur kimse bilemez.
Cömert malından, cesursa canından olur.
Boynuzu kaşınan teke de, kulağından olur.
Hatadan dönmek, doğrudan daha da zor?
Aklında kiler bilinse, boynun kopardı sor.
Cesaretin varsa uyan, rüya gerçek olur.
Korkağa gözdağında, abi rolü oynama dur.
Hataların dan korkmaktır, başarmaya engel
İstediğini değil, senden istenenlerini al gel.
Servet ayağının altındaydı, eğilip de almadı.
İnadı ve gururu uğruna, beş parası kalmadı.
“Çile çekmeyen, merhametsiz olur” derler.
Yüzeye çıkmak için, önce dibe vurun beyler.
Birkaç asır, üç beş alamet, arz can çekişmekte.
Kıyametin ayak sesleri bu, yıldızlar tepişmekte.
Kimi Mesih kimi Mehdi beklentisi, geldi gelecek.
Kimi der ki “ bunlar hurafe” ikisi de gelmeyecek
Lakin gerçek şu, er veya geç kıyamet kopacak
Sur üflenecek, bütün beşeriyet uyanıp kalkacak.
Mahkeme-i Kübra vakti, mahşerde toplanacak.
2010
Kayıt Tarihi : 23.12.2020 11:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!