Onüç nisan bugün, dağlar ve taşlar.
Bizimle yürüdü, bizimle gardaş.
Yerde karıncalar, gökteki kuşlar.
Bizimle yürüdü, bizimle gardaş.
Allah`sız Bulgar`ın zulmüne karşı,
Allah... Allah diye inlettik arşı.
..
Dört nisan doksanyedi, alelade gün değil,
Kara günsün, kara gün bu bir gerçek, kin değil,
O kadar karasın ki tarifin mümkün değil
Başbuğ’ un başımızdan çekildiği günsün sen,
Dünyanın başımıza yıkıldığı günsün sen!
Çekildiği diyorum, sor bana hele niye?
..
Canımın yongası, sevdiğim,
Bir kaç gün çaldık ilkbahardan
Geçtik yıllardır özlediğim
Erguvan ışıklı kıyılardan
Aşkı sessizlik tanımlar
Gençken tersini düşünürdüm
..
Gözler, söyleyin, söyleyin, ne dersiniz?
Dediğiniz pek de hoş şey ya,
En tatlının sedasından hatta;
Aynı manada sorsanız da siz.
Genede sualinizi anladım sanırım:
Bu gözlerin ardındaki vuzuhda
..
Sözde
Böyle açık saçık
Uykulu mahmur
Bahçe suluyor sözde
Hava alıyor sözde
Sözde
Bir şarkı tutturmuş dalgın
..
Duyduk ki: Seksen bin işçi
yapmış metroyu, birçoğu günlük işlerinden sonra,
çoğunlukla geceleri sabahlara dek.
O yıl boyunca hep delikanlıların ve kızların güle oynaya
tünellerden çıktıkları görülürmüş
harca batmış ter içindeki iş giysilerini göstererek gururla.
Aşılmış bütün engeller-
..
Dokunsam, diyordum
kadim sesli rüzgara.
Tenha kıra uzandım,
göl hayatı inceydi.
Sürer,
..
İtmeseydi ism-i sultânı eger der-ber-nişân
Sadr-ı yarlıg-ı belîgi eylemezdi yer nişân
Olmasaydı hükm-i şâhî bir şeh-i kişver-küşây
Başına tâc olmaz idi zer-nigâr efser-nişân
Tâbi’ ü fermân-berîdür halk-ı ‘âlem hikmetün
..
Sana söyleyecek bir şeyim kalmadı. Artık hiçbir cümleyi tamamlayacak gücüm yok. Belki utanç, belki yılgınlık bütün kelimelerimi alıp götürüyor. Böyle zamanlarda hayat, saçları kökünden kazınmış müntehir bir travestinin bileklerinden sızan sırnsıcak kandır, kimsenin el süremediği. Şimdi ucuz bir otel odasının küçücük tuvaletine sıkışmış bir hayatın eşiğinde duruyorum ve sana söyleyecek hiçbir şeyim kalmadı.
Nisan saldırıyor üzerime sevgilim. Nisan çalıyor bütün sözcüklerimi. Yüzünde parlayan güneş bir anda kaçıp, yaşlar boşalıyor gözlerinden. Ben nisan şaşkınlığında yitiriyorum öykünün geri kalan kısmını.
Nasıl bitiyordu? – İyiler nereye gittiler?
Kadınlar ve çocuklar nasıl kurtulacaklar?
Bir yağmur böylesine nasıl savurabilir bir insanı? Yağmur değil sevgilim, gözlerinden aktığımdan bu yana darmadağın üstüm başım. Saçlarında biriken kelebek kanatlarını talan ettiklerinden bu yana utanç kemiriyor kalbimi. Saçlarını işgal ettiklerinde kaçtığım sokaklarda düşürdüm şahdamarımı.
..
Hadi şimdi bana 1 Nisan şakası yap, "Seni Seviyorum" de...
Muhteşem inanırım...
Nisan gitse, ben koca ömür Bir'inde kalırım.
..
Kâmile ma'lûm olur bir cüz' ile ahvâl-i kül
Bir gülistândan nişân içün yeter bir dâne gül
..
Sipihr ‘âciz iken imtihân-ı âhumdan
O seng-dil hazer itmez sinân-ı âhumdan
O saht-bâzû-yı meydân-ı himmetem ki olur
Hamîde ebrû-yı hubân kemân-ı âhumdan
Miyân-ı ehl-i mahabbetde bî-nişân sanma
Ki ehl-i derd bilürler nişân-ı âhumdan
Hazer sirişk-i şerer bâr-ı çeşm-i pür-hûndan
..
Bir nisan melteminde, "Ne olacak bu memleketin hali" sorularıyla memleketi ve çevreyi bunaltmak yerine, kuytuda bir hamağa kurulup güneşle halvet olmanın, kulağımı uyanan toprağın sesine, burnumu rüzgarın nefesine verip baharla kadeh tokuşturmanın tadını keşfettim. Her bahar yenileniyordu insanoğlu; bir başka deyişle, "Bir nisan bir insan"dı.
Onları görür görmez tanıdım.
Benim eski hastalığıma tutulmuşlardı.
Bir tüberkülozlu bir diğerini nasıl öksürüğünden tanırsa, ben de onları cep telefonlarının sesinden teşhis ettim. Bacaklarında uzun şort, başlarında hasır şapka, ayaklarında şıpıdık terlik, ellerinde cep telefonuyla geldikleri kumsalın her köşesinde cırcır böcekleri gibi arsız ötüp duruyorlardı. "Cırrr" sesini duyar duymaz telaşla fırlayıp avuçlarındaki kumları silkeliyor, sonra da yüzlerini denize verip koca göbeklerini ovuştura ovuştura uzun uzun konuşuyorlardı. Ardından telefonu eşler devralıyor, arada çocuklarını çağırıp "Gel yavrum anneannen bayramını kutlayacak" davetiyle emaneti ailenin en küçüğüne devrediyorlardı.
..
Cici 23 Nisan
Bici bici 23 nisan
Ninni ninni 23 nisan
Ne güzel 23 nisan
Atam, bu gün 23 Nisan
Öğretmenim, bugün 23 Nisan
..
Güne hüzün düşüyor,
Dört nisan yaklaşırken,
Yürek tende üşüyor,
Dört nisan yaklaşırken.
Bozkurtlarda bir telaş,
..
23 Nisan 1920’de açılan TBMM sinin en önemli özelliği kurtuluş savaşının yönlendirici beyin merkezi konumunda olmasıdır. Çünkü kurtuluş savaşı ile ilgili bütün kararlar burada alınmıştır. Mustafa kemal önderliğinde milletimiz dünyaya bağımsızlık savaşının nasıl olacağı ile ilgili büyük bir ders vermiştir. Bu hareket ezilen milletlere bağımsızlık yolunu açtığı gibi bağımsızlık savaşımızın diğer milletlere örnek olması açısından önemlidir.
Bayram oluşuna gelince; 23 Nisan 1920 ilk büyük millet meclisimizin toplandığı gündür. Yani 23 Nisan, Milletin yönetme yetkisini kullanmaya başladığı gün oluşu bakımından Milli egemenlik bayramımızdır.
23 Nisan Dünyada kutlanılan ilk çocuk bayramı olma özelliğini de taşır. Çünkü bu günü Atatürk Türk çocuklarına armağan etmiştir. Bu çok önemli bir olgudur. Atatürk’ün Milletimizin geleceğini oluşturacak çocuklara değer vermesi demek; Milletimizin İlelebet varlığının devam edeceğinin bir delaletidir.
Son yıllarda Atatürk’ün’’Yurtta sulh, Dünyada sulh’’ ifadesinin bir tezahürü olarak, Dünya çocuklarının Türkiye’de Buluştuğu, dünyaya barışını haykırdıkları bir şenlik konumuna getirilmiştir. Çünkü Atatürk, Bütün dünya çocuklarına barışı, kardeşliği dünyada sulh ifadesi tezahürü ile ortaya koymuştur.
..
23 nisan günü,bayramlık giydik yeni
Seviyoruz bu günü, geldi 23 Nisan
Ata’mızdan hatıra,23 Nisan günü
Olsun sevgiden yana,geldi 23 Nisan
Baharla geldi bayram, hep simiz olduk hayran
..
23 Nisan
Dünyada ilk çocuk bayramı
Türkler kutlar, yirmi üç nisan
Atamın bize armağanı
Kutlu olsun,yirmi üç nisan
..
Herkes için güzeldir,
Şiirle 23 Nisan,
Şiirli 23 Nisan.
Elbette çok özeldir,
Şiirle 23 Nisan,
Şiirli 23 Nisan.
..
23 Nisan çocuklar ve çocukları olan ebeveynler için özel bir gün. Adı üstünde “Bayram”. Bayram yapabilenler için her an bayram değil midir aslına? Ya bayramı olmayanların tarih “23 Nisan”ları gösterse de bayram yaşayabilmeleri mümkün müdür?
Yarınlarımız olan çocuklarımıza armağan edilmiş olan bu bayram, onlara verilen değeri göstermesi bakımından oldukça önemlidir. Sokakta çalışan çocuk her ne kadar sömürüye uğrasa da bu bayram onun da bayramıdır. Çocukluğunu anımsayabileceği, kendisini özel hissedebileceği, bir de kutlayabileceği bir bayramın olduğunu bileceği.
Şiddetle yaşaması bir kader olarak yerleşen çocuğun da bayramı değil midir 23 Nisan? Belki bu günün hürmetine bedeninde varolan morlukların bir günlüğüne de olsa silinmesi mümkün olabilir mi acaba? Yüreğindeki ezikliğin bir nebze olsun unutulması?
Bugün 23 Nisan! Neşeyle doluyor insan!
Çocukluğumuzdan kalan bu dizelerle birlikte hafızamı yokladığımda her 23 Nisan yağmurlu ve serin bir sabaha uyanırdık.
Gülerdi yüzlerimiz. Gözbebeklerimiz bir başka parlardı. Soğuğa aldırmadan sıcak sevinçler fışkırırdı yüreğimizden. Şiirler okurduk hep bir ağızdan. Şarkılar söylerdik. Bugün bizim bayramımızdı nihayet. İçimiz sevinçle dolardı.
Bugünün çocukları ve çocukluk yaşantıları çok farklı belki bizden. Çocuğun da bir bedenle birlikte bir de ruha sahip olduğu biliniyor artık. Farklı uygulama ve yaşantılar olsa da. Gönül istiyor ki; bütün çocuklar çocuk gibi yaşasın. Büyük gibi değer görsün. Layık olduğu sevgiyi bulsun. Sevgi dolu olsun gözleri, gönülleri, bedenleri.
..