Senin beklediğin yerde, ben hiç durmadım
Bir amaca doğru koştum, koştum, koştum.
Gelmedim seninde aklına
Hayallere uzandı elim ama
Boşaydı bekleyişim
Yalan söylemişler
Şimdi ümit, bir Asur şehri
Bu gemininde kırılganı benim
Bu gemininde lanetlisi
Her kurrada çıkan benim adım
Bu gemiye de yük benim
Belki tutup kırılganlığımdan tanrı
Dağı taşı aşarak, yok sayarak bazı engelleri,
Bir, iki, üç diye hesap etmeden,
İsim vermeden, özelleştirerek,
Ayırdım şey'i, herbir şeyden.
Mürekkebim acziyet kokuyor, görebiliyor musun?
Saklı bahçemde yaşanan bir bahar varmış, yalan!
Ben toprağın kokusunu hissetmedim hiç.
Yağmura sakladığım ekinimde olmadı.
Sadece enlerde yaşadım,
Küçük bir kelebeğin gökyüzünü kanatları altına sığdırışını,
Nasıl korkuyorum Allah'ım,
Ne ince bir çizgi bu?
Yalpalanmak neydi iki duygu arasında?
Korkum şükrüme denk ilerliyor, affet.
Bir haber var.
Telaşım boyumu aşmış.
Bu duvarlar,
Hasret duvarları...
Hangi çatlağına baksan,
Bir anı,
Bin sancı...
Sustuğun ne varsa kalbe,
Bir hicaz,
Bir yaş,
Biraz savaş...
Görmedin mi?
Dil getiremez kalptekini,
Hiç aramıyor değil mi gönlün beni
Hiç düşünmüyorsun
Saat on ikiyi bulduğunda düşmüyor hayaline gözlerim
Sesimi kulaklarında anımsamıyorsun
Silip tekrar baştan demiyorsun...
Ama şimdi sana,
Nasıl bir iyilik yapabilirim?
Gökleri avcuna,
Denizleri gözbebeğine
Nasıl sığdırabilirim?
fakat,
lakin,
halbuki,
onu bir kez kaybetmiştim.
kendimi neden bu kadar çok?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!