Nikahta bir gaye vardır
Nikahta bir arzu vardır
Nikahta bir beklenti vardır
Nikah bir çocuk yapma fabrikası değil
Nikah bir kuluçka makine’si değil
Nikah bir cinsi arzuları tatmin sözleşmesi hiç değil
Nikahta bir kutsallık vardır
Nikahta bir çizgi vardır
Nikahta sınır vardır
Nikahta had vardı
Nikahta bir edep vardır
Netice olarak nikahta bir gaye vardır dedik
Buradaki gaye Allah(c.c) rızasına matuf bir birleşme vardır
Yani burada bir akit (Sözleşme) vardır
Herkesin uyacağı mecburi bir emir vardır
Nikah olan kimseler bir birine karşı hak ve hukukuna saygılı olmalıdır.
Nikah yapmış kişiler birbirini dışarıdan gelen tehlikeye karşı
Korumak durumdadırlar, birleşmeli kenetleşmeliler.
Nikahta amaç; Allah(c.c) rızasına göre yeni nesiller yetiştirip,
Allah'a kul olduğunu ve dünyanın geçici olduğunu atlatma sanatıdır.
Nikahtaki amaç; Ta işin temelinde doğruyu dürüstlüğü yaşamaktır
Nikahın amaçlarından biriside, imanlı ve adil nesil yetiştirmektir.
Nikah altında olan insanlar, her türlü aşırılıktan, kendilerini,
Korumak durumundalar.
Çünkü nikahın birici amacı budur.
Nikahta amaç vardır, amaçsız bir nikah helal değil haramdır ve bereketsizdir.
Nikah altında olanlar edebine, namusuna, ahlakına helale harama çok dikkat etmeleri gerekir.
Çünkü; Allah'ın kulları üzerindeki hakkının biride iyi ve helal temiz nesil yetiştirmektir.
Burada amaç, hayvani duygulardan uzak, Allah'a kul olduğu idrakini unutmadan
Devamlı helal yoldan geçimini temin etmektir. Çünkü serkeşliği nikah kabul etmez.
Nikahsızlık, her türlü aşırılığı ve hayvani duyguları taşır ve insanın kulluk bilincini yok eder.
Nikahtaki amaçlardan biriside, insanın, neslini, aklını imanını sorumluluğunu ahlakını korumaktır.
Günümüzde gittikçe nikahın anlamı, mefhumu ve manası kayıp olmaktadır.
Sorumsuz, aşırılık, inançsızlık insanın nikah bilincini yok etmektedir. Bu durumda yeni nesillere,
Nikah iyi anlatılmalıdır. Her evlilik yapıldığında karşılıklı (Oğlan ve Kız tarafı) iki aile niyetlerini
Allahın rızasını uygun bir şekilde açıkça ortaya koyarak çocuklarına anlatmalılar, demeliler ki bizim amacımız, Allah rızasına uygun yeni nesiller yetiştirip, Allah'a kul olmanın bilincini anlatmaktır, yoksa bilinçsiz ve amaçsız yeni nesiller ne yapacağını bilemezler, bir Müslüman olarak nikahın mana ve mefhumunu çocuklarımıza anlatmak mecburiyetindeyiz. Günümüz insanların en çok çile çektiği ve çok acılar çekerek boşanma davalarının yüzde yetmişinde bu bilinçsizlik vardır. Başta bir yuvanın ne gaye ile kurulduğunu bilmeyen yeni nesil, sonuna kadar götüremez bu işi, ona yük olur ve sıkıntı olur.
Bu iyi bilinmelidir ki nikahta hayat vardır. Çünkü nikah antlaşması yapan iki eş kendini ve kendinden olan çocuklarını ve ondan olan torunlarını ve ömrü yettikçe ataerkil aile dediğimiz tüm devam eden nesilleri korumak zorundadır. Batıyı yakıp yıkan kasıp kavuran yasak aşk yasak çocuk edinme ve binlerce çocuğu ya kürtajla almak veya oraya buraya atmak veya boğarak öldürmek gibi çeşitli canice bir toplum gelişmektedir. Bunun nedeni net olarak anlaşılmıştır ki nikahsız yaşamak ve başıboşluğu doğurmakta ve oda hayvani arzuların tatminini körüklemektedir. Dahası var evlendikten sonra özellikle ilk beş yılda, boşanmalar oldukça artıyor ve daha sonraki yıllarda ve özellikle çocuklar olduktan sonra boşanmalarda çocukların problemleri, psikolojileri, anne ve baba sevgisinden uzak yetişmek gibi şeylere sebebiyet veriyor. Çocuklar çok büyük acılar çekiyor, tabi bununla kalmıyor eşler arasında da çok acılar çekiliyor, belli bir yaşını almış kişilerde boşanma olursa hem çocuklarına sahip olamama ve birde normal evlilik yapamama, yapılan evlilikte sağlıklı olamama gibi durumlarla karşılaşılıyor. Burada yeri gelmişken bir durumdan bahsedeyim. Anne ve Babalar nikah kavramını iyi anlayamadıklarından boşanacakları zaman sorumluluklarını aldıkları çocukları, hiç düşünmüyorlar, hep boşanma davalarında, kendi şahsi davalarından ve egolarından bahsediyorlar, burada çocuklar, aile büyüklerini, akrabayı, komşuyu ve tüm Müslümanları hiç düşünmüyorlar o kadar bencilleşiyorlar ki sen ve ben kavgasından başka bir dertleri yok.
Bir boşanma davasında tüm ilgili aile ve insanların yanı başında tüm maddi varlıkları da berhava oluyor ve çalıştıkları işlerinden de oluyorlar, kendileri de çok izdirap çekiyorlar, ya kendiler yada çocukları intihar ediyor. Bir diğer şekliyle kendilerini alkol ve uyuşturucuya veriyorlar yani sağlıklı kurulmayan bir nikahtan arta kalan sonuç Mahfi perişan olmuş bir insanlar güruhu ortaya çıkıyor.
Başa dönelim Allah rızası için kurulan bir yuvanın(Nikahta) bir nizamı olmalı ve bir edebi olmalı bir kuralı olmalı. Şöyle ki; Allah(c.c) buyuruyor ki; Bir yuva kurma konusunda bir reis seçiniz İslam'ın en güzel prensiplerinden birisi şudur, üç arkadaş yola çıksanız, birinizi reis seçin, İslam'ın bu prensibi gereği; Aile içinde Reis Erkektir; Allah bu sorumluluğu erkeğe vermiştir. Şayet erkek bu sorumluluğunun bilicinde değilse yani reislik yapamayacak durumda ise, bu işin takviyesi ikinci sırada olan eşe düşer. (Burada bir konuya açıklık getirmeliyim; Eşlerin hangisi reislik yapacaksa, bu erkek de olabilir kadında; Reislik yaptığı aile fertlerine toplum karşısında küçük düşürmemeli ve saygılı olmalı Çünkü Allah aklın gereği bu işi sana yükümlü kılmıştır, gerek erkek gerekse kadın bunun hakkını iyi vermelidir. Yoksa Allah katıda mes'ul olurlar bunun ayriyeten hesabını verirler)
Zamanımızda yapılan evliliklere bakıyorum; Allah rızası gözetilmediği için daha düğün yapılmadan aile çatırdıyor yani yeni yapılacak nikah(Evlilik) bir ateş üzerine kuruluyor.
Şöyle ki;
- Bir defa nişanlılık döneminde Allah rızası gözetilmiyor ve aşırılıklar alıp başını gidiyor.
- Maddiyatçı toplum olduğumuzdan eşyalar insan unsurlardan daha öne çıkıyor ve kavga başlıyor.
- Aileler çocuklardan çok kendi egolarını tatmin etme yarışında(Gösteriş ve Üstün görünme)
- Evlilikten sonra uyuşma noktasında zorluk çeken genç çiftlere aile psikolojik yardım yapmıyor, düğün sonrası; Anne ve Babalar hemen başlıyorlar; senin anne bunu yaptı benim babam bunu yaptı kavgaları sürdürüyor ve hiç çocukların psikolojisi düşünülmüyor.
- Daha sonra Aile büyükleri yanı kayın valide kayın baba sorumluluğunu bilmiyor sanki hiç böyle bir olay başlarından geçmemiş gibi çok acımasızca; Gelini ve Damadı eleştiriyorlar, Allah bu bilgisiz zalimlerin elinden yeni nesilleri korusun.
- Tabi yeni gelin ve damatta ailelerinden öğütlü (Şartlı) geldiklerinden onlarda patlamaya hazır bir bomba, ya kardeşim hele dur onlar cahilse; Sen onlara karşı saygılı ol, onları zamanla kendini
Kabul ettir. Yeni nesillerde bu saygı yok, gayet saygısız ve acımasızca bu savaşa katılıyor.
-Netice olarak Allah rızasını uygun olmayan bir evlilikte maddiyat ve sen ben kavgası öne çıkıyor yeni kurulacak aile kurulmadan darbe alıyor ve kısa bir sürede yıkılıyor çok büyük acılar çekiliyor hatta adamlar bile öldürülüyor bir sürü cinayet işleniyor.
-Başta söyledik amaç gaye ne idi nikahta bu unutulduğu için; Allah'ın gazabı da bizlere yetişmiş oluyor. Allah böyle bir nikahtan ve evlilikten bizleri korusun.
Size şahit olduğum birkaç aile kavgasında pasajlar sunayım.
- Kızım bastır falancanın kızı bir sürü eşya aldı ve üstelikte daire aldı, falanca düğün salonunda şaşalı bir düğün yaptılar senin ondan neyin eksik.
- İki genç çift tartışıyor kadın erkeğine diyor ki bak tüm eşyaları alıp giderim.
- Gelinin annesi kızına diyor ki; eğer senden altınları isterlerse hemen boşan gel kızım.
- Oğlanın annesi de diyor ki; Oğlum eğer gelin altınları vermezse, sen onu boşa ben ondan daha iyisini alacağım.
- Anneler ve babalar diyor ki kızım oğlum sen onlara köle’misin bırak yakasını gitsin.
- Oğlanın annesi veya babası der ben bu gelini sevmedin ben hayatta olduğum müddetçe onu bu evde gelin etmeyeceğim.
- Kız ve oğlanda bir birine senin akrabadan bir tanesi bu eve giremeyecek.
Sen kızı gelin etmeyecek sen kızın veya oğlanın akrabalarından birisi bu eve girmeyecekse peki ne için bu evliliği yaptınız. Evlilik dediğin şey bilek güreşimi, yazık yazık ama çok yazık.
Netice olarak şunu deriz ki; Allah rızasına uymayan bir nikahtan yapılan evliliğin sonucunu görüyorsunuz nerede kaldı nikahın anlamı.
Ankara- 12.10.2012
Tahsin KoçKayıt Tarihi : 8.12.2012 15:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!