Giderken ne ağıtlar yakacağım içimde,
Kimseler bilmeyecek.
Ne yaşlar dökeceğim esmer gecelerde,
Görülmeyecek.
Olmazları kazıyacağım zihnime,
Istırabım dinmeyecek.
Issız sokaklara attı beni serseri ayaklarım
Ellerim ceplerimde, dudağımda bir ıslık
Yürüyorum sınırsız karanlığın avuçlarında
Biriktirdiğim hayaller düşüyor denizlere
İmrenerek bakıyorum ışıkları sönen evlere
Gözlerim doluyor, dişlerimi sıkıyorum çaresizce
Duramam artık buralarda, duramam
Bana seni soracak tanıdıklar
Şehrin her köşesine sinmiş anılar var
Yar! Düşlerimizi kim çaldı? Nereye saklandılar?
Duramam artık, bu şehirde kalamam
Kaleden bana aldığın gümüş halhal,
Tutuşturdum gönderdiğin mektupları akşamdan
Ne selamın gelsin, ne haberin bana
Küçük ceviz sandığı fırlattım balkondan
Ne izin, ne tozun kalmasın bana
Bir yuva hayalidir tutturmuş gidiyorum
Sen ne istediysen yoluna seriyorum
Yıllar geçti, inandığım değerler yerle bir
Yalnızlık belki de en güzeli, kim bilir?
Yüreğimde bitmez sandığım duygular
Birikti içimde deniz mavisi hüzünler
Kaçıncı affedişim? Yalan dolu o gözler
Sessiz sedasız işte çıkıyorum kapıdan
Yıktığın köprümüze, düşlere aldırmadan
Baş belası umutlarıma taktım bir bir kelepçe
Kar yağan gökyüzüne sattım arzuları delice
Beyaz martıların kanatlarında kaldı güzelliğim
Poyrazlara ısmarladım gelir mi dersin eski günlerim?
Öğrendim vefasız! Öğrendim acılarla yaşamasını
Dün gece rüyamda gördüm seni
Öyle mahzun, öyle garipti halin
O kapıdan çıkarken, son bakışın var ya!
Bilsen nasıl kor düşürdü yüreğime
Seneler geçse silinmez belleğimden
Çocukluk anılarım uçuşuyor şimdi gözlerimde
Yetmez mi? Ayrılığı şakağıma dayayıp
Her gece hasretinle vurduğun...
Yetmez mi? Aşkı zehirli şarap gibi
Kadeh kadeh sunduğun...
Yetmez mi? Gülen resminden çıkıp
Sana mı kalacaktım fırtınalardan sonra?
Seni mi saracaktım ihanet akşamında?
Dağ olsan önümde çiğner geçerim
Yeminim var, bu aşkı feda ederim
Yaram vardı daha fazla istemem
merhaba şiirleriniz çok güzel
size bir sorum olacak bestelenen şiiriniz varmı hiç