Niçin Sevişmeyecekler? Şiiri - Yorumlar

Atilla Birkiye
155

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Evet, niçin, madem ki ruhunun buna ihtiyacı var! Kulağına fısıldıyor bir ses, kadının. Bu ses bir erkeğin sesi değil, iç sesi. Bir yandan gözlerine vurulduğu o gençle sevişmeyi deli gibi arzuluyor ki yılların cinsel açlığı var; öte yandan da çevre, namus, ahlâk gibi katı engeller. Siyah Gözler* romanının başkişisi olan kadın otuz yaşını geçmiş, yıllardır da dul. Mutsuzluğunu, yalnızlığını artık kabullenmiş, tek başına çıkılan yürüyüşler, gelen bir-iki komşu, seyrek akraba ziyaretleri, hepsi o kadar. Evde yaşayanlar da, kendisinin dışında, birkaç lâfına tanık olduğumuz hizmetçi ile yalnızca varlığından söz edilen aşçı kadın.
Yaşamı yalnızlıkla örülmüş olan kadın, Aşk-ı Memnu’nun Bihter’i ile Eylül’ün Suad’ı arasında yer alıyor ya da onların karışımı. Belki eylem olarak Bihter’e çok yaklaşıyor ama öte yandan da –yazarın kaleme alışıyla– biçimsel olarak Suad ile akraba. Romanın yazarı Cemil Süleyman’ın Mehmet Rauf’tan etkinlendiği de bir başka yazınsal gerçek. Romanın anlatıcısı da, adı yer almayan kadının zihninden ve üçüncü tekil şahısla, zaman zaman okura yaklaşarak anlatıyor.

Göz Göze Gelmeler
Yüzyılın başında, Beykoz Çayırı’ndayız. Burası semtin o dönem için sosyalleştiği hemen hemen tek yer. Çocuklu ailelerin etrafa yayılmasının yanı sıra genç kızlar ile genç erkeklerin uzaktan birbirlerini süzdükleri ve kimselere çaktırmadan bir–iki lâf ettikleri, hattâ pusulaları, mektupları gönderme olanağı buldukları; aşkların, evliliklerin, ilişkilerin başladığı hemen hemen tek yer. Yine her zamanki yürüşlerini yapan kadın, genç bir erkeğin siyah gözleri karşısında çarpılır. Genç de onu izliyor, onu takip ediyor ve siyah gözleriyle onu süzüyordur. Bir-iki karşılaşma ve bakışmadan sonra, yanından geçerken delikanlının bıraktığı küçük buluşma pusulası, kadının tinsel dünyasının alt üst oluşunun kıvılcımıdır.
Bir yandan erkeksiz ve aşksız geçen on yıl, öte yandan kendisini arzuladığını, istediğini açıkça belli eden genç bir erkek. Üstelik delikanlının, görür görmez etkisinde kaldığı, mıknatıs gibi çeken siyah gözleri. Burada bir ayraç açmak gerek belki de. Romana adını veren bu “siyah gözler” çoğunlukla dişil bir motif, imge olarak kullanılır. Ya da yaygın bir yaklaşımla kullanılagelmiş. Ne var ki Cemil Süleyman bunu eril olarak kullanmış (oluşturmuş) .

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta