Zafer, 5 yıl önce öğretmen olmuştu ama bunca yıla rağmen yüksek tahsil yapmış olmanın gururunu üzerinden atamadı. Aslında bu çok zor çünkü Taşçılar köyünden tek okumuş biri olmak o kadar da kolay değil. Nedeni ise, Zafer’in doğup büyüdüğü Taşçılar köyünde daha önce kimse okumamış. Burada cami, minare ve benzeri inşaatlarında kullanılan özel taşın ocakları bulunur. Ekmek kolayca taştan çıkarıldığı için kimse okumaya hatta şehre göç etmeye bile gerek duymaz. Zafer’in babasının asker arkadaşı Rasim beyin aşırı ısrarı üzerine Taşçılardan bir kişi okuyup öğretmen oldu.
Zafer, öğretmen olduktan sonra köye ilk geldiğinde, kendisi törenle karşılanıp kurban kesilmişti. İki hafta boyunca akraba ve köylüleri tarafından yemeğe davet edilmişti.
Okulda tanıştığı Mine ile evleninceye kadar köyündeki genç kızların kendisinin gözüne girebilmek için sarf ettikleri gayret, Zaferin çok hoşuna gitmişti. Köyün muhtarı Mehmet ağanın kızı Döne’yi sevmesine rağmen okumuş biri olarak bir köylü kızıyla evlenmeyi düşünmedi.
Halen bayramlarda baba ocağına gittiğinde köylülerinden yoğun ilgi, hürmet ve saygı görür. Taşçıların medarı iftiharı olmanın vermiş olduğu gurur, giyim tarzına da yansıdı; Zafer çok titiz ve şık giyinen biri. Hatta okulda kendisine aktör diye takılanlar bile olur.
Her zamanki gibi, saçıyla başıyla uğraşırken bu sabah yine derse geç kaldı. Müdürü iyice kızdırmamak için arabasını hademenin arabasının önüne park edip alel acele derse girdi.
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta