Neyzen Bakışlı Çocuk Şiiri - Osman Türkmen

Osman Türkmen
109

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Neyzen Bakışlı Çocuk

İnsanları yaşama bağlayan en soyut düğümdür 'düşler'
Zengin olmak geçer hepimizin içinden,
Hani kapıda bir araban,
Mülkiyeti sana ait bir evin,
Baba gibi birde işin.

Mutlu olmak hep hayalimizdir, olmasak da,
Hani biri kız, biri oğlan çocukların,
Yalnız sana ait bir eşin,
,Bembeyaz renkte yarınların.
Daha onca kurup da, ardı sıra bozduğumuz
münhasır düşlerimiz.

Reşit olmak gerekmiyordu hayal kurmak için,
Ve hiç kimse hayal kurmadan önce kimlik sormuyordu.
Önüne geçilemeyen tutkuların,
Baharında kırılmışsa ince dallar,
yeniden çiçek açmıyordu.

Doğumda annesini,
2 yaşında babasını yitirmiş,
neyzen bakışlı bir çocuk.

Anneannesiyle dedesini hiç tanımamış,
8 yaşına kadar bakan babaannesini,
yine o yaşlarda kaybetmiş.

2 yıl kadar büyükbabasıyla direnmiş kerata,
Büyükbaba son dirsekmiş,
Oda veda edince hayata,
kimsesiz kalmış.

Gelmiş 12 yaşına,
İki koca sene bir başına,
Nasıl yaşadığını anlatmıyor,
Ne kadar uğraştımsa da boşuna.

Bakışları yorgun,
yüreği titrek.
Ne kadar konuşsa da,
heceliyordu kelimeleri tek tek.
Soru sordun mu kekeliyor,
bir o kadar da ürkek.


Tanışmamız hasbelkader,
Daha doğrusu konuşmamız.
Kalabalıkta rastladım ona,
Yaşına rağmen çok ufaktı,
Adını sordum yalnızca baktı,
Aç mısın dedim eliyle kaktı.

Oysa belliydi bir kurt gibi açlığı,
Vermek istedim üç-beş kuruş cep harçlığı,
almadı.

Birden gözleri doldu,
Ardından kaçıp kayboldu,
Kısa yaşam seyahati ona göre,
Aslında çok uzun bir yoldu.
O yolların gerçek tapusu,
Belli ki yollar ona dosttu.

Bir zaman sonra,
Başka bir mekanda,
Yine kalabalık bir sokakta rastladım ona.
Neyzen bakışıyla sağa sola bakıyor,
Gelip geçense,
namludan çıkmış bir mermi gibi ona çarpıyordu.

Kolundan tutup oturttum güzelce,
Ahraz mısın diye sordum ilk önce,
Gene cevap vermedi, baktı öylece.
Seni kitabımda yazacağım dedim,
Yatık başını bana dönerek,
Sen öğretmen misin dedi sessizce.

Bu sorudan çok keyif aldım,
Hafif bir tebessümle yüzüne baktım gülerek,
Dondum kaldım sorudan mı,
Yoksa soğuktan mı bilmeyerek,
Evet hayat öğretmeniyim dedim üşüyerek.

Beni anlamadığı belliydi her haliyle,
Derin sohbete başlamış olduk, bu sefer onun diliyle.
Burun hizasını geçirmeden,
Göz yaşına uzanıyordu ara sıra çatlamış eliyle.
Sıra dışı, eli yüzü düzgün bir çocuktu,
İlk kez bu kadar konuşmuştum böyle biriyle.


O bir sokak çocuğu değildi,
Bir ev çocuğu olduğu da söylenemezdi.
5. sınıftan terk ettiği okulunu,
Hiç tanımadığı kardeşleri olduğunu,
Annesine ait tek bir resim bulduğunu,
Gece gündüz durmadan hayal kurduğunu,
Bir tek kelime bile küfretmeden anlatabiliyordu.

Çok ısrar ettim, bazı şeyleri söylemedi,
İsmini saklamadı saklamasına da.
Adımı sakın yazma diye yemin ettirdi.
Hatta 2. dünya savaşından çıkma,
kimliğini bile gösterdi bana.

Şimdi hiç görmediği köyüne gidecekti,
bundan üç ay sonra.
Daha önce hiç tanımadığı birinin yanında,
belki de zorla,
Yeni bir şehrin sabahına merhaba diyecekti.

Hayatın pıhtılaşmış damarlarında yaşamaya çalışıyor,
Adı yaşamaksa, evet yaşıyordu.

Tek başına yaşamamayı,
Birazda olsa paylaşmayı,
artık herkes anlamalı.
Ve gördüğümüz şaşalı rüyadan,
biran önce uyanmalı.

Aradan tam tamına 3 yıl geçmişti,
Şu an yaşıyorsa 15 yaşında bir delikanlı olmalı.
Eğer ölmüş ise;
toprağa rahat sığmalı,
üzerine yağmurlar yağmalı,
bilemiyorum kimler ağlamalı,
Dünyada bulamadığı kadar,
Ve eminim hiç olmadığı kadar dostları olmalı.

Binlerce çocuktan yalnızca biri bu,
yaşıyorsan değişmiştir umarım kaderin huyu,
aramızda yoksan da, artık rahat uyu.
Rahat uyu çocuk!

Osman Türkmen
Kayıt Tarihi : 24.3.2006 00:01:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Osman Türkmen