Neydi Seni Ağlatan Şiiri - Uğur Musab Şahin

Uğur Musab Şahin
2897

ŞİİR


22

TAKİPÇİ

Neydi Seni Ağlatan

Yıllardır, mücadelesini verdiğim davam.
Kaçtıkça kendimi içinde bulduğum, kavgam.
Zaman öyle zamanki, ayak değil baş yorulur,
Bilek zincire değil, zincir beyne vurulur.
1987

Ya Muhammed! Neydi ağlatan o gördüğün?
Hira da Cebrail’in, mağaraya ilk geldiği gün.
Kendinden habersizdin ve ağlıyordun neden?
Yine sırılsıklam olmuştu, o günde seccaden.
1987

Seni uğurladığı'm o son gecede ben,
İçim acıdı, koptuğumu sandım senden.
Biz mayamızla, zindanlarda pişeceğiz.
Zaman merdivenleri, çıktıkça düşeceğiz.
1983

Kuyuyu o kazacak, oyunu ben bozacaktım.
O yalnız okuyacak, şiiri ben yazacaktım.
Yanlışı o yapacak ona ben kızacaktım.
O her şeyi bozacak, tamiri ben yapacaktım.
Aldatılan o olacak, gözümü ben açacaktım.
Parayı o çalacak, yerine ben kaçacaktım.
O gece gündüz çalışacak, ben yatacaktım.
O iş yeri açacak, malını ben satacaktım.
İşleri o yapacak, kızlara ben bakacaktım.
O manitayı tavlayacak, ben kapacaktım.
Düşmanı o bulacak, silahı ben atacaktım.
O serhoş olacak, yerine ben kusacaktım.
Avukatım o olacak, karakolda susacaktım.
Yemeği o yapacak, ilk ben tadacaktım.
2006

Huzur evi sakinleri, korkmaktadır ölümden,
Gün olmuyor olmasın, bu huzur evinde ölen.
Hep birlikte karar verirler, “a” planı yapmaya.
“Uygularsak topluca, faydası çok olur baya”.
Plan hepsinin bebek taklidi, şekil “iki a” içinde,
Azrail geldiği zaman, bebek modu biçiminde
Ve gün gelir Azrail, çalar her zamanki kapıyı,
“Plan başlasın” denir, “uygulayın şekil “a” yı”.
Hepsi bir ağızdan, çocuk taklidine başlarlar.
“Agu, mama, ınga.”bebek olur bütün yaşlılar.
Eksiksiz kusursuz, hepsi uyarlar şekil “a” ya
Azrail çırpar ellerini, “haydi çocuklar Adda’ ya”.
2002

Zavallı masum kız, tecavüze uğrar,
Günlerce, aylarca bu tacizciyi arar.
Sonra o sapığı, mahkemeye verir,
“Adalet yerini buldu” der, evine gelir.
Masum kız, bir gün pazarda görür.
Vakit kaybetmez tez karakola yürür.
Ona sorarlar “hapisten mi kaçtın sen”?
“Hayır” der tacizci, ”affa uğradım ben”.
Masum kız şaşkın, “kim affetti ki seni?
Sen devleti değil ki, asıl kirlettin beni,
Tecavüze uğrayan, devlet değil benim.
Seni nasıl affeder, suçun tecavüz senin.
Bu nasıl devlettir, bu nasıl bir adalet?
Tecavüze uğrayan ben, affeden devlet”?
1985

Küfü görünür demirin, zamanla çıkar boyası.
Küfrü bir gün anlaşılır, insanın çıkar foyası.
O zaman ki anlarsın, demirin çürük olduğunu.
İnsanında riyakar, ya da bukalemun olduğunu.
Demiri tekrar boyasan da, eskisi gibi olmaz.
O insan tekkede yatsa kalksa bile adam olamaz.
Her densiz de, kaldıracak tozu dumanı bulamaz
Hiç kimse bilerek, o tozu ve dumanı solumaz.
2000

Kıymetimi bilmezsen, kıyametim olursun
Yar ile bir olmazsan, yerle yeksan olursun.
Yerde yersiz yaşamak, evde er’siz yaşamaktır.
Dünya bir rüyadır, gençlik ve yaşlanmaktır.
Aşk kıymetliye yakışır, nefis şeytanla barışır.
2000

Hoşuna gitmeyeni, hoşuma giderme,
Dualarımı reddet, mutlu etmeyecekse,
Seni unutturacak şeyi, verme istemem,
Senin rızan yoksa, gönderseler gitmem.
Her daim, seni zikreden bir kul olayım.
Mutluluğu da, huzuru da sende bulayım.
Mescitle mabetler, bana mekân olsun,
Sen çıkmaz sokakların, çıktığı tek yolsun.
2007

Uğur Musab Şahin
Kayıt Tarihi : 24.3.2009 16:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!