Nevrofik Bekri ‘nin Bekleyiş Güftesi

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Nevrofik Bekri ‘nin Bekleyiş Güftesi

Sezen Aksu ile Aşkın Tera_pi hali-2

“Akşam vakti sardı yine hüzünler
Kalbim yangın yeri, gel kurtar beni senden
Akşam vakti dolaştım sokaklarda
Yırtık bir afiş, seni gördüm duvarda”

Özlerin çocuk akar, bir delinin arkasında sürüklediği boş teneke kadar kederliyim.Sesimi duyar kaldırım güzelleri.Hepsi çıldırmış beklemelerle bakar yüreğimin suskun yanışına.Kumru duruşları kurşunlar ,ele ele tutuşan çiftleri görünce.Baharın yellerine,ellerin ellerine sızar süzgünlüğüm.Yaramın üstüne hatıralar yazar kumrular,zamanın çok iyi kumruydular diye.Yüzün, gönlümün ülkesine çitler kurmuş,mayınlar düşenmiş döşüne.Düşlerime kadar tel örgüleri sıralanmış,sen gitmenin sınırını geçmişsin.Bense aşkın kaçakçısı.Sensizlik ülkesinden yeleli ve benekli atımla,şanımla,can damarımla senden kaçak şeyler taşıyorum huzur kentine.Mülteci kampında ciğercinin kedisi senden söz etti.Beni anlatmışsın sokak kedilerine.Fareler ,babalar,oğullar,aşklar arasında kaçak bir aşık görürsen bil ki benim.Bir sezgin bam telinde Sezen’den senli bir aşk çalınır,beni çalan güzeller arasında.
“bir kirik gençlik hikâyesi
yok mudur sevdanın çaresi
hasretin kızıl haresi
çileli basıma gelip taç oldu
ah yine o gurbet bestesi
günün minesi soldu, soldu”

Eğilmiş bir düş soluğu, solgun güllerimde açılır,kandan,candan, senden bir leylak büyür,vahalarımda.Serabı özleyen bir mecnun selam yollar uçuşan sensizlik kümelerine. Bir kümede bütün kümülüsler toplanmış nemli gözlerinden buhur çalıyorlar.Dedim ya ben aşkının kaçakçısı.
Ahımın ülkesinde, kaçak düşlerden, sensizlikten vicdani vergi alıyorlar,bu büyük vergilerden,ilgisiz sevilerden gel kurtar beni.
Umutsuz bir dağ çiçeğisin, bir dağın yamacında doğurmuş anan seni.Bozkır düşlerinde, yoksulluk türkülerinin baskısı okunur. Uykusuz suskun duruşların ay tutulmalarına zemin hazırlar.Yıllarca çocuk bekleyen,ömrünü bir çocuğu olsun diye harcayan bir annenin doğurduğu çocuğunu görmeden ölüme gitmesi kadar sancılı ve anlatılmaz bir öykü kadar acılıdır bozkır gözlüm.
“yad eller aldı bizi
haberini sal kara bahtlım
beni yanına al yarası saklım
üzerime hatıran yağıyor
bu yokluk yaktı bizi

bir kirik gençlik hikayesi...
Silemezler gönlümden “

Yay gibi gerilmiş beklemelerim, gülüşlerinle, ağlayışlarınla, tutunmuşum hayata. Düşürdüm yalnızlığı, artıyor özlemlerin.Annesini hapisten dönmesini bekleyen ilk okula yeni başlayan bir çocuk gibi,balaylarının ikinci günün eşini savaşa gönderip,gelmesini bekleyen,ondan bir mektup bekleyen yeni bir gelin gibi,evin tek evladı olup Şırnak’ta asker olan oğlunu bekleyen bir anne gibi,askerdeyken sevdiğinden haber alamayan ve askerliğinin bitmesine bir gün kala,askerliği yanan bir er gibi,hani bütün aşk hikayelerinin sonu gibi, hani bütün filmlerin o tanıdık sonu gibi,gibi gibiyim. Ne anlatsam hikaye,güvensizlik giyotini yüreğinde benli her cenini öldürmüş.Güven sende yalnız bir erkek ismi dışında anlamsızlaştıkça şarkılar beni terapi eder mi ki gül çürüğüm.
Dünyamı karartsalar görmemem için seni
büyüler yaptırsalar sevmemem için seni
dünyamı karartsalar görmemem için seni
büyüler yaptırsalar sevmemem için seni

İçimdeki saklı suretini,hangi ressam çizebilir,sana olan susuzluğumu hangi deniz giderebilir,Bağışla, bağışla beni diye diye en büyük bağışları toplayan, hüzünlerin toptancısıyım.
Elemedin can kırıklarını, sustun,oysa şarkılarda sen,her acılı filmde sen, dahası işim ne kadar zor, neye başlasam adın ilk harfi,alfabenin ilk harfi sensen nasıl bitecek bu sensizlik,sonsuzluk alfebesi.
Giderken, bende gözlerini,sözlerini, duruşunu, gözyaşlarını, beni benden çalanlarını unutmuşsun yalnızca. Seni yeniden bulmak için denizler üstünde suları ütüledim, bulutlar arasında geleceği sakladım, kimse görmesin diye umutlarını sakladım dünyanın en derin yerinde.
Hayal kırıklarını itip ellerimle, dünyamda kırılan ışık huzmelerini artırarak,destansı sevdamın büyük yangını bir gün gelmelerinin suyuyla söndürdüm. Sensizim, senliyim, sendeyim,şarkıyım, sözlerine sözlüyüm
“Sensizim senden uzakta
seni özlüyorum
seni seviyorum
seni sevmeyi çok seviyorum

seninleyim, sana dokunuyor
seni hissediyorum
ve hissetmeyi çok seviyorum”

Sen oldun sen, yıl oldum, göl oldum,bir tutam öpüş için dizlerimdeki sızıyla sana süründüm.
Gitmeler sürmüşsün ruj yerine dudaklarına yazık. Oysa dudaklarına beni seni öptüğüm günün tadını,anını sürmen daha güzel olamazdı. Saklıbahçe şahit.Kavı bitmiş kibritin avıyım,acılarım çöp, hatalarım magmayken,eklediğim acıymış, özlediğim acı bir yutkunuşmuş.Ben kendi sabitlerimin bombası.Ben taş kesilen aşkların taş bağrı,ben kulak ağrısız delinirlerin eczanesi,ben kanserin yeni ilacı, ben aşk,ben ayrılık yok yok… Ben sensizlik.
“tipki bir sabah vakti
yaprak üstündeki çiğ
hani seversin de, korkarsın dokunmaya
uzaktan seyretmek yeter bilirsin
oysa sen benim olmasan da seviyorum
ve iste bunu hissetmeyi çok seviyorum”

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 13.7.2009 01:11:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Meltem Sirin
    Meltem Sirin

    Eğilmiş bir düş soluğu, solgun güllerimde açılır,kandan,candan, senden bir leylak büyür,vahalarımda.Serabı özleyen bir mecnun selam yollar uçuşan sensizlik kümelerine. Bir kümede bütün kümülüsler toplanmış nemli gözlerinden buhur çalıyorlar.Dedim ya ben aşkının kaçakçısı.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Hayrettin Taylan