Ayakların yalın, çizgilerin çöpten
Yükün doğuştan /yalnızlık/ sırtında
Zer ne işe yarar oymalı sandıklarında
Gönül odalarında eksik hasbihâl
Gelme /
Sen mevsimleri hep yaz olan şehrin adamısın
Yaşayamazsın kışlarımda
Üşürsün rüzgârında hüznümün
Buza durur bakışların bakışlarımda
Sevdaları sancılı
Dudaklarımı mühürleyemem, şimdi olmaz belki sonra
Dilimde zehir tadı var tükürsem toprak susar
Kısırlaşır avuçlarında menekşeler, kurur güller
Susarsam düşman olur gün, yüzüm yüzünü bulamaz
Bağışla, giderken haykırmalıyım, gök kubbe yıkılmalı üzerime
Su yetmez arındırmaya yeminlerini
Kirlendi baştan aşağıya ipe sunduğun bedenin
Ruhun kir içinde, kim kırklayıp yıkar ki seni
Kim? Öylesi sevenin yok ki
Yalnızlık batağına götürdü seni, kalbini vur
Adım intihar olsun
Sende ihanet
Bende cinayet olsun
Şaşkın bakışlarımın izine düşsün arsız kahkahan
Sen sus ol
İçimdeki yılgın acılara liman olsun
Kar yağar yamaçlarıma, hasret uykusunda bırakma beni
Yollarım biter, yönüm şaşar, bulamam sabahı
EY SESİNE USULCA UZANIP UYUDUĞUM ADAM
Adını söylerken gül açıyor dudaklarım, bülbüllerini gönder
Gün yüzümde, uykularım bölünüyor
Yakamozu çekiştiriyorum saçlarımda
Anılarda eskisi gibi gülüyorum
Yalan değil
Türküler konuyor dudağıma
Dudaklarımı mühürlüyor
Mevsimler hep Nisandı
Günler Salı
Bizim sokaktan geçerdin
Ellerin menekşe kokardı / belki
Gamzelerin gülizar
Ben seni seyrederdim
Fark etmedi
Yüzü cebinden düştü
Usulca ilişti yanına
Sürtündü kedi gibi
Siyah önlüğünü hiç giymedi
Saçlarından kurdelesi düşerken
Baharı güze çevirirdi bakışları
Gamzesinde şeytan uzanırdı
Çıplak ve zeki
Geçtiği sokaklarda bekleyenleri vardı
Arada bir uğradığı bodrum kat
Arka odasında metresi vardı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!