Tarağın dişleri gibi dizilmiş kavaklar,
Zümrüt renkli ipekle kaplanmış topraklar,
Çocuğa örtülen soğuk yorgan gibi bulutlar,
Ne denli özlemiş başak gözelerini koyunlar.
Yiğit adamın sekinete uğraması gibi dağlar,
Rengarenk tepelere galebe çalmış al boncuklar,
Yuvasından çıkan ak gelincik gibi ırmaklar,
Zaman pervane, dönüyor akşam ve sabahlar.
Vuslata ermiş boz serçenin kanadında ışıklar,
Yerden göğe doğru uçsuz bucaksız manzaralar,
Minareler elif olmuş, vav, he olmuş tohumlar,
Okuyana ayet ayet açılmış kitap ve sayfalar.
Tahtaya atılmış bir çizik gibi uzanmış yollar,
Evlere abdest aldırıyor ılık ılık yağmurlar,
Zihinde buğulu camdan bakıyor aylar yıllar,
Heyecan her yeri sarmış nisyana uğruyor anılar.
Nefes nefese kalmış koşuyor vakitler ve atlar,
Bir o kadar sakin bir o kadar delikanlı rüzgarlar,
Arap bir kıza meftun olmuş kuşlar, kırlangıçlar,
Cefa çekip de sefaya şahit sevinçli nevbahar.
Âbir...
Kayıt Tarihi : 17.5.2022 19:59:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Veli Gizir](https://www.antoloji.com/i/siir/2022/05/17/nevbahar-39.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!