Kandan Tahta Yol Yapti,
Zaten Zİhnİyet Çapti,
GÜÇle ZulÜme Çikti,
Netekİm O Bİrİsİ,
Mahlukatin İrİsİ!
Olgunlatip, PİŞİrdİ,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Değerlerimize canlısı ile cansızı ile sahip olamamanın verdiği durumluluk hali bizde yumuşak karın oluşturdu. Dünyada ve ülkelerdeki paylaşım dengelerinin ve güç merkezlerinin, çıkarsal çelişmeleri bu yapıyı kaşıdı ve toplum içinden çıkılmaz bir polarizasyonla polarlandı. 12 Eylül bunun garip ve acı bir sonucu idi. Zaten şiir de bunu işlemiş. Saygılarla.
Mükemmel bir taşlama.Döneme yapılan vurgu,yürekte pişen ironi,acıyla ve anılarla dertleşme...O dönemi zar zor hatırlıyorum.Fakat çekilen acıları,insanların gözlerindeki korkuyu,darbe zamanını,sokağa çıktığımızda askerlerin kovalayışını unutamıyorum.O dönemi yakından yaşamış ve çilesini çekmiş biri olduğuna inandığım sayın abimin,bu büyük ustanın şiiri fevkalade güzellikte...Tebrikler tam puanla...Saygılarımı sunuyorum...
Olgunlatip, PİŞİrdİ,
Yatip, Armut DÜŞÜrdÜ,
Manevİyat KaŞirdi,
Netekİm O Bİrİsİ,
Mahlukatin İrİsİ!
BeŞbİn Vatan Kuzusu,
Hala Dİnmez Sizisi!
'nÜ' Yapiyor Bazisi!
Netekİm O Bİrİsİ,
Mahlukatin İrİsİ!
Çok yerinde bir eleştıri egemen sınıflar adına yapılan bun darbe halkı yozlaştımak içini boşaltmak emperyalist kültürü ülkede egemen kılmak için yapıldı ve tv yayınlarına bakıldığında başarılı olduğuda görülmektedir günümüz de halkın yanında düşüp ölene bakmamasının nedenide bu korkuyu hala üzerinden atamamış olmasıdır fevkalede başarılı bir çalışma kutlarım saygılarımla
Aylardan eylüldü;
Kardeşi görecek gözü kalmadı kardeşimin
Silahsız çıkacak gücü kalmadı.
Güvenecek hükümeti kalmadı kardeşimin
Uykuya güveni kalmadı.
Bebeğine geleceği kalmadı kardeşimin,
Gidecek komşusu kalmadı.
**********************************ender pehlivan******
Yazacak Neler Varda...
Hele Dur'versİn Şurda!
Mİllet AÇ, O Keyf Orda,
Netekİm O Bİrİsİ,
Mahlukatin İrİsİ! ..
09.09.2007 /15.14.
NE DENİLEBİLİRKİ????? KINA YAKSINLAR!....
KALEMİN DERT GÖRMESİN OZAN ABİM...
Eylül yüreğimizde kapanmaz yara oldu. Hatırıuma geldikçe diyemiyorum, çünkü hiç hatırımdan çıkmıyor.
O birisini toprak kabul eder mi bilmiyorum.
Biz bölünmemesi, emperyalistlerin boyunduruğuna girmemesi için hala bütün varlığımızla çaba sarfederken NETEKİM o eyaletlerden bahsediyor.
Demek ki eyaletleşmenin yollarından biri biizi berteraf etmekten geçiyormuş.
Yorumumun gerisi bir şiirim ile olsun.
Yüreğpine sağlık.
Selam ile.
Kara Eylül Acısı
Gözyaşım galebe çalar gözümde;
Utanır yüreğim, saklar acıyı.
Eylül yangınları sönmez özümde;
Sonsuzluğa doğru ekler acıyı.
Geçit töreninde sanki şehitler;
Sürüklenir gider benden benliğim.
Kaynar yüreğimde, taşar ağıtlar;
Kaçar, firar eder benden benliğim.
Bir kara dehlizde yapıldı sorgum;
Duvarlar set idi feryatlarıma.
Yaralar kanardı, olmadı sargım;
Yıllar sığıyordu saatlerime.
Orda vicdanların en karaları
Sırtıma binerek yoruyorlardı.
Tenimde sönerdi sigaraları;
Yaralarıma tuz vuruyorlardı.
Kazındı aklıma, aklım yoruldu;
İzleri derinde, bir kara zaman.
Kırbaçların kırkı birden vuruldu;
Duyan olmuyordu, sessizdi figan.
Günü tanımazdık, zaman hep gece,
Kapkara tavanlar yorganımızdı.
Düğümlenir diller, demez tek hece:
Yerdeki ıslaklık al kanımızdı.
Hayallerim uçar giderdi benden,
Kara tavanlara dalar dururdum.
Atamazdım canı bir türlü tenden
Avuç ile saçlar yolar dururdum.
Yâri düşünürdüm molalarında.
Karşı koydu düşler darbelerine.
Her melanet vardı hilelerinde;
Direnmiştim çağın zorbalarına.
Gözyaşım galebe çalar gözümde;
Utanır yüreğim, saklar acıyı.
Eylül yangınları sönmez özümde;
Sonsuzluğa doğru ekler acıyı.
NU....YAPIYOR BİRİSİ........
SANMIYORUM HER YIL BUGÜN RAHAT OLDUĞUNU SİMSİYAH VİCDANINI SUSTURMAYA UĞRAŞIYORDUR BELKİDE ÖMRÜ YETERMİ.........................
YÜREKTEN HEM ÇOK HÜZÜNLÜ OLARAK HEM ÇOK GURURLU OLARAK KUTLUYORUM ŞİİRİNİ DOSTUM DEDİĞİN GİBİ KONUŞULACAK YAZIP ÇİZİLECEK ÇOK ŞEY VAR....SELAMLAR
MÜZEYYEN BAŞKIR
her d........... 10 yıl geriye :(
ozan abim..... alkışlıyorum....
Farklı ama güzel bir şiir tebrikler.
güzel ve tadında bir şiir tebessümle okudum eyvallah can gardaşım yüreğine sağlık kalemin daim olsun
Yüreğine sağlık Kardeşime.ne güzelde anlatmışsın.tam puandan başka düşünülür mü!
Sevgiler.-Berkay Kur.
Bu şiir ile ilgili 45 tane yorum bulunmakta