NEŞTER VE CİNNET
oradaydım, kanımı bulandıran uçsuz döngüde
geçti rüzgârın mevsimi
sesim ki anısıdır hâlâ eski bir akarsuyun
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Kavuşmak neden ayrılığın ilk günüdür diye düşünürüm çoğu zaman. Yaradılış hakikatini insanın.Kader ve kazayı...Sonra aklı selim olmanın güçlüklerini kolay yanını herkeste olan.Hep ağlayan hep iyi hissetmeyen o acıyan iç sesi anason niyetine içip susmanın sessizliğini.Sus deyip kendine sus deyip korkmanın korkusuzluğunu. Kendi yüreğinden yapabileceklerinden insanın nasıl nasıl kaçtığını ... Ah hele şairse hele ki şairse insan...Kavuşulan deltasında kan kana karışılan nehirleri düşünürüm sonra.Birleşince tek bir vücutta huzurla sonsuzluğa akışı...İnsan olduğumuzu.. Zafer çığlıkları atılan köprülerin, kalın kaşların ardından masum bakan silüetini ve uçurum diplerinde ki yanılgısını.Ve bilirim o masumiyet zamanın o meydanın en sevileniydi yenilmez kumandanıydı.İşte buna tutunup ve yürüdüğünü insanın bilirim ve anlarım hakikatleri. İçine insanın neştersiz açılan kan göllerinin çağlağını duyarım bilirim en derinliklerindeki kıpırtının zorluğunu. Bir çift bakışın yüreğine kılıç gibi çekilen acımasızlığını ... Herkes gibi olmayışın acılarını..Sevgilerimle üstadım...
Kıskanılası güzellikte bir şiir...
Yine ve yine okuyacağım belli ki dönüp dönüp...
Tebriklerim ve saygımla Sayın Şair.
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta