Serseri bir düşün iki ayrı kulvarında
Cellat mıyım? Kurban mıyım? Çözemeden
Boğazımda bir şey düğüm düğüm …
Cellat olmak isterken tüm faili meçhul suçlara gömüldüm
Celladın kimbilir kaç kez ölümü görüşüyse
Kurbanın gözlerinde
Suskunluğu, masum gülüşleri duymak içindi
Yaşamın insana beklenmeden sunduğu hediyesi
Açmadan anlaşılmaz samimi güzelliği...
Güveni yıkılan dalların kırılışı gibi...
Yoksa o masumların ağladığını nereden bilirdi?
Aşk ile nefret iki gizli sınır
Dikenli teller örülen
Geçersen sınırı aşkın kanar
Ölüm ile kan iki ufki çizgi
Mayınlar döşenen
Basarsan yüreğe mayın patlar …
Ateşine kor olan özlem yakan kalbimde
Vuslatına bastığım her yer inliyor...
Varsın ezilsin bağrımdaki taşlar
Vermesin sana, benden ahlar
Yağma eden kalbe
Yaslı kalbim verdi paye...
Bu doğan isimsizliğe bir ad vermeden
Beyaz kundaklara beledim...
Hiç bilmediği ninniler söyledim
Kıyamadım uyandırmaya bile
Ya da uyandığında ismiyle çağırmaya…
Peki sen şimdi içimdeki yerden kalktın da
O kara gece kapıdan çıkışını sessizce izledim
Kaderi dinleyen yüreğimle öncedendi sezgilerim
Yılların emeği saçılırken, nerde kaldı yeminlerim?
Elem olsa da sabahı, bugündeydi derdim
Dünler soluklaştıkça yarınları belirledim.../...
Yalancı baharlarda sahte mutluluklar yaşatırmışım ben
Gerçek, gerçek diye bağıran kalbime inat...
Yalanmış güneşin doğuşuna sevinişim
Yalanmış dost diye tuttuğum ellerim
Yalancı gülücüklerdi kısa yanılgılarımız
Asıl insan sevgisine açıktı demlenen yüreğimiz
Kimsesi olmayan çocuklara ana olabilmek hedefimiz
Beşeri ilişkilerden ziyade vatana baş koymak derdimiz
Sıcaklığında yuvalayan beyaz bir güvercin olsam
Bir doğsam sendeki karanlığa
Bir daha asla batmayacağım kızıllığımla...
İsmim ne olur bilmem ama doğarken
Göğsünde üşümeyeceğim
Sana akan gözlerimden damlamadan dön ki!
Bu şehir üzerime geliyor durmadan
Belki de ben ağırlaşıyorum...
Beliyorum acılarımı, gem vurmadan
Belki de seni özlüyorum...
Bekliyorum İşaretleri, umut yok olmadan
Belki de ben aldanıyorum...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!