Hüznümdür, tren raylarında çakılları izlerken bilediğim.
Garlarda öksürüğüm vardı çatlamış duvarda makber çiçeği...
Bir gece nem ederken buldum kendimi,
Biraz müddet, iki tutam gençliğim.
Sırra kadem düşmüşlüğüm, kibrimden bıkmışlığım.
Hafif esinti sürerdi ben uyumuşken,
Ve beyazlarım ürperirdi ihtiyarlamış yanlarım sancırken.
Masamda yaş almış köşesi yanmış fotoğraf ve radyoda Neşat makamı.
Bıktım arşa değmeden çullanan insan yufkasından.
Varmaktan geçtiğim yollardı,
ezberimde kalan çürük ağarçlar vardı.
Konuşmazdım, radyoda Neşat makamı..
Eskimiştir, mahremi ben tutmuş,
Örtülmüştür , öğütülmüştür söylenecek sözüm..
Kıyısında dururdum hakimiyetini ruhundan alan kız çocuklarının.
Ya salınsaydım saçlarıyla simamı donduran okşayışından,
Ya ölseydim eli yanağımı utandırmadan...
Beklemekten geçti kahrım Sabahlamaktan yanaydım oysa
Sızmak ayıp olurdu,
Çocuk telaşına kapılmışken yağmurun...
O yağmurdan yanaydı ben dalmıştım
Aynı gece
Radyoda Neşat makamı....
Kayıt Tarihi : 19.7.2023 00:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)