Yoruldu İstanbul,
Yoruldu geceler...
Hoyratça kullanılmaktan,
Durup dinlenmeden,
Yaşanmaktan.
Yerini sabaha bıraktı gece,
Bir güz günü,
Denizin kıyısında,
İkindi güneşinde,
Ömrün son demlerinde,
Öyle bakma bana,
Titrer ellerim,
Başıma bir sarı yaprak düştü,
Güzüm geldi benim.
Sararmış yaprakları döken,
İncitmeden esen rüzgarlaryla,
Üşütmeyen mavi gökyüzüyle,
Durgun deniziyle,
En az sözcükle nasıl çıkarırı insan içindekileri,
Kimsenin kimseyi dinlemediği bu zamanda?
“Şart mıdır çıkarmak”,
Diyenler olacak.
Çıkarmayıp da çatlayayım mı?
Şiir olmayabilir yazdıklarım,
Artık kimseyle,
Hiçbirşeyle yarışmıyorum.
Birliği arıyorum,
Uyumu seviyorum.
Bir yarış varsa eğer;
O da kendimle,
Bu yaşta ancak bu kadar olur sevdalar,
Korkak, ürkek baygın bakışlar.
Tutulan diller,
Söylenemeyen sözler.
Poşette gelen çiçekler...
yolculuk başlayınca,
yokuşlar çıkacak karşına,
nefesin daralacak bazen,
yollar uzayacak,
yorulacaksın.
'gitme' demiyorum,
Bir gün,
En çok yapmak istediğim,
Şeyi,
Bulduğumda.
Günlerimin,
Bitmiş olmasından,
Bastım imzamı.
Kim ister ki savaşı,
Silah tüccarı değilse.
bilseydim imzayla duracak,
Ömür boyu imzalardım kağıtları.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!