ne kadar genişletmiş
gövdesini,
ne kadar yaymış
köklerini,
şu koca çınar,
yaşlı ama dimdik,
başın göğe erer sanırsın,
bazen,
büyük işler başardığını düşünüp.
aldanırsın...
ne uzar boyun o kadar,
ne de alçalır gök,
Bir sonbahar daha geldi,
Ömrümün sonunda.
Hepsi birbirinden hüzünlü,
Güzlerin artık.
Rüzgarlar ayrılığı fısıldıyor,
Yapraklar ağaçlardan ayırlıyor,
Öfkeyle dolu içim,
Kime kızsam bilemem.
Sana mı, kendime mi,
Hayata mı, kadere mi,
Neden şimdi,
Neden bu bu son demde aşk?
Kaçırmışız biz aşkı,
Zamanında.
Görmeden geçmişiz birbirimizi.
Sonra hep aramış, denemişiz.
Başkalarında, başkalarıyla.
Olmamış,olamamış.
Eski resimlere bakıyordum,
Dün.
Kimbilir,
Kötü geçen gecelerden,
Hangisinin sabahında,
Çekilmiş bu resim...
İki kadın gördüm.
İkisi de yaralıydı.
Birinin gözü mor,
Birinin dudağı patlamış.
Sordum;
'Düştük,çarptık' dediler.
Hava ağarmaya başladı önce,
Bulutlar pembeleşti sonra.
(Belki de turuncu pembe) ,
Kuşlar telaşla uçmaya başladılar.
Sesler çoğaldı.
Bitmek bilmeyen geceden sonra,
önce zincirlerini kırmalısın,
seni,
sen olmaktan alıkoyan.
kendi kendine,
halka halka oluşturduğun,
zincirlerini.
Mavi kuşlar vardı havuzun üstünde,
Keyifle uçuşan.
Masmaviydi karınları.
Şaşırdım önce,
Yansımaymış oysa...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!