Nasıl da daralıyor dünya,
Küçülüyor evren...
Evrenden ötesini var mı bilen?
Nasıl da kararıyor yürek,
Kendi içine sığamıyor insan...
Kalbin daha derin yeri var mı gidilen?
Kalbin ortasında duran uçsuz bucaksız evren,
Nasıl da minicik kalıyor,
Karanlıklar çökünce...
Korku gelince...
Kan kırmızı, siyaha dönüyor...
Korku bütün hışmıyla,
Dört bir yanı sarıyor,
Belirsiz gölgelerini dağıtırken,
Hırıltılı nefes alışıyla dehşet saçıyor...
Hapsediyor yürekteki koca evrene adamı
Kımıldatmamacasına...
Parmak oynasa sallıyor kılıcını,
Kırbaç şaklaması sesiyle emrederken,
İnliyor zevkten;
- İtaat et... İtaat et bana,
sen nerde olsan ben orda
peşini bırakırım sanma...
itaat et... İtaat et bana
yoksa...
iyi bilirsin neler yaparım sana
benim için sen, minicik bir karınca,
yokederim, yakar, yıkarım seni,
sakın küçümseme beni...
bak! işte sığamıyorsun koca evrene,
sanki yokolmuş gibi...
Esir aldığı bir grup ödlek insan,
Şekline bürünmüş onun, korkudan,
Tekvücut olmuş korkunç koro,
Aldığı emri tekrarlıyor yorulmadan;
- İtaat et... itaat et bana....
Yoksa!
14.6.2009
Kayıt Tarihi : 16.6.2009 18:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)