Çisenti neymiş, susamış toprağa danış,
Toprağın hasretini, yapraklara danış,
İçten içe kuruyan, bitkin ruhumu,
Nemlendiren neymiş, gel de bana danış...
*
Tozla kaplansa da, bütün eşyam,
Ufukta tek bir bulut, olmasa da,
Yine de nemliyim,
Sabahın eşiğinde,
Seni gözlerim, ilk damla düşüşünde...
*
Bir damla gibi, süzüldün camıma,
Konuk oldun, buğulu rüyalarıma,
Durmadın ya, şafağa dek,
Açmayacak, çatlak toprak,
Canlanmayacak, o kuru dal,
Penceremin önünde kaldı, suskun bir buhar...
*
Belki gelirsin diye, bu seher,
Penceremi, ardına kadar açsam,
Ufka baksam öylece,
Islansak bu gece,
Alacakaranlığın, tam orta yerinde...
*
Hayalin vurur, hafif bir çisentiyle,
Günün kül rengi örtüsüne,
Örümcek ağları gerdanlık,
Kokun karışmış taze çimene;
Dinlemekteyim fısıltını,
Büyük yağmurlar, yakın sanki,
Bastırmadan yaz sıcağı...
*
Sabahın serin nefesi tenimde,
O ilk damla, alnıma değdiğinde,
Uyandım ya düşlerinden,
Artık küskün değilim geçmişe;
*
Tane tane düşen,
O nazlı serzenişin, var senin,
Dokunma her yerime,
Tozum dökülüyor, herkesin içinde...
*
Vazgeçmiş değilim,
Yüreğim çatlak beklerim,
Bir gün, toprağıma düşeceksin,
O bulutun ardından;
*
Sessizce tozu silen,
O tazeleyici dokunuşun,
Hayatın ilk nefesi,
Sabahın mahmurluğu,
Berrak bir suyun duruşu...
*
Sen göğün mahcup fısıltısıydın,
Süzüldün geldin, ruhuma dokundun,
Sonunda ıslandık, o kurak aylarda,
Nemli bir bahçede, taze bir sabahta...
Kayıt Tarihi : 11.8.2025 17:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!