İlk ışıklarıyla sabahın
Parlayan, yüreğimizdir. Bilesin.
Bir gece eksilişidir ömrümüzden
-Ama bir gün yaklaşmaktır hürriyete-
Bir yıldızın pırıltısının kayboluşudur daha
-Kin ve zulüm dolu-
Kaçıncı bayram bu sensiz geçen?
Daha teninin sıcaklığını unutmamışken
Ve ellerini hissediyorken ellerimde
Sensiz kaçıncı bayram bu; bayram denirse…
Biliyor musun?
Garip bir ürperti duyarım bayramlarda
Ne ateşler gördü bu sine,gene yanmadı
Yürek yandı ateşten,sevda yine kanmadı
Belki mesrur sanırdı beni baht-ı siyahım
Hal-i harabım gördü, gene de inanmadı
Ateştir o dudaklar,ta yüreğim yandırır
Mecnun olsa bu dil-i na-şad, Leyla bulunur
Elbet her goncaya bülbül-ü Şeyda bulunur
Leb-i lal-i yar, ağyara sunsun şerbetini
Sana da ey dil-sûz, saki vü sahba bulunur
Söylemek İstiyorum;
Gönlümü daraltan,
Yüreğimi sıkan şeyleri...
Haykırmak istiyorum;
Sesim dağlardan yankılanıncaya kadar,
Yüreğim eriyinceye kadar haykırmak...
Neden yüreğim titriyor
Ellerim buz gibi hala
Neden her biri asır gibi geçen
Şu kadar yıldan sonra
Seni görünce bu heyecan.
Hala geçmemiş demek,
Karanlık ufuklardan süzülüp gelen melal
Gül mahzun ve mükedder, bülbül efkarından lal
Gerçek aşkın ezeli peykesi ruhu kuşat
Fena alemden kurtar o sonsuzluklara al
Matemler doluşuyor yüreğime;
Hüzzam bir ağıt boğazımda düğüm düğüm
Sessiz ve ıssızken âlem, ben seninleyim;
“Bir hüzün çöktü yine gönlüme akşamla benim”
Neva bir hüzün başlıyor gecenin sessizliğinde
Ben her şafakta ağlarım;
Hüzünle bakarak dağların
Sabahın ilk ışıklarıyla
Kamaşan karlı tepelerine..
Mutlu edemez beni sevinci
Sabaha uyanan dünyanın.
Ben; onlarca asrın yorgun şehri
Ücrası, varoşu olmayan Urfa
Bozuldu sonunda tarihin sihri
Ben artık yokuşu olmayan Urfa
Ben; Halil’in beşiği
Ben tarihin eşiği
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!