Bırak zehirlensin akrepler kendi ateş çemberinde,
Al rüzgârları sırtına; hadi biraz gülümse..
Onlar doğru,biz yanlış bilinsek de;
Karanlığa sövme sırasını savdık,mumu yakmak kaldı geriye.
Başını dik tut ki gözyaşların yanaklarından süzülsün;
Bunu gören cahiller,ağlayacak akıl bulamadıklarına üzülsün!
Yakındır! Günü gelecek,diyecekler hadi özgürsün;
Haklı benim,hâkim benim; âlem kancığa gülsün! !
Düşününce düşlerin ulaşılmaz geldiyse,
Karar sahibi sana,başka tarih verdiyse,
Kİme kaldı onlara kalacak; dünya faniyse,
Dediğin gibi ol da geç önüne elindeyse..
Aç gözlerini,kirpiklerini serin yeller kurutsun;
Takma kafana,mezarlarını aç köpekler unutsun!
Yârdan geçsen de diyardan göçemeyen bulutsun;
Sal içindeki karanlığı,biraz da onları soldursun..
Zaman bu,demir alır senin de lehine;
İstediğin sende; sarsılma yürürken boş yere.
Düşünme artık,unut da nârin ellerini titretme;
Üfle içindeki soğukluğu,kabul gördükleri topraklar donsun..
Döner zannetmesinler bu devran senelerce;
Biz alışmışız bıçaklanmaya böyle katillerce..
Öksüzün ahı tutsun; gündüzleri olsun gece;
Onlar kendini ne sanıyor varken senin gibi bir ece...
Kaçan vapuru istiyorlar halatsız limandan,
Oysaki sen geçeli dem tozlandı o kıyıdan..
İnce buz üstündeler; altları kaygan,üstleri duman
Vur taşı buzlara, verme onlara aman! !
Demlenirken demden,uyurken damdan düşenler geldi;
Eden hep başkasına olsa da,bulan yine kendi..
İki kere dört ayak üzerine düşen olmaz ki kedi!
Çok gördüm aslanların,fareler önünde eğildiğini....
--SERKAN SEZER--
Kayıt Tarihi : 16.10.2006 12:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)