Ayrılıklar uyandırmalı kör yüreğimi.
cehennem yangınlarından
ölmeden çıktıysa bedenim;
artık
benim olmalıyım, benim.
Yeter
yüreğimi bir çift gözün
ateşine rehin verdiğim...
Ateş artıyı
değildir karşılığımız...
Pusatını dağ sisinden alan,
firarini mermisine
emanet eden bir namludur
bu eşkıya sevda ki;
zulasında asılı
durur kefenlediği ölümü...
Ellerinin çeliğine su verilmiştir ta
Adem`den beri.
Bilir ve intihar
cüretiyle yoklar yüreğinin tetiğini...
güneşin kızılca kıyametine çatar
kuruyan umut dallarını..
Yanacaksa
Cehennemden beter yanmalı!
Kim anlar ki eşkıyanın sağlamlığını;
özleminin çiseyle yıkanmış şafak
değerini kim?
Hani ellerine kuşlar
İnerdi, kardan üşüyen kuşlar…
Bahçen kuş sevinçleriyle inlerdi
ay Şahrud...
Eşkıya yüreğime çığ düştü
Üşüyorum ha…
aç ellerini!
Geldim mutsuzluğumla,
Yürek susuzluğumla,
Koynuna al demiyom,
eşikte koyma beni...
Koynunda yatır demem,
Yeter bağışla beni.
Aç ellerin gireyim,
Sana ömrüm vereyim,
kuruyan dudaklarına
Nefesimi süreyim.
Dağlara küs olur mu?
Bahara yas olur mu?
İki can bir bedenken,
Ayrı yatmak olur mu?
İki yürek bir can’ken,
Ayrı düşmek olur mu?
Biliyorum suçluyum,
kentin kirli suyuyum,
Sevmesini bilmiyorsam
geçmişin sonucuyum.
Aç kapıyı gireyim,
sana ömrüm vereyim,
kuruyan dudaklarına
Nefesimi süreyim.
Kayıt Tarihi : 26.4.2018 02:15:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!