- eli sıkı (1)
- eli uzun (1)
- eli, yüzü suyu hürmetine (1)
- elim ermedi (1)
- elinde oynatmak (1)
- elinden tutmak (1)
- elini kana bulamak (1)
- elini şafağına atmak (1)
- elinin tersiyle itmek (1)
- elliğin körü. (1)
- eme yaramak (1)
- eme yaramaz (1)
- emele gelmek (1)
- emsal niteliği taşımak (1)
- en güzel veda sözcüğü (1)
- en iyi savunma saldırıdır (1)
- en sevdiğim söz (1)
- en vurmak (1)
- en ziyade müsaadeye mazhar (1)
- endişesini taşımak (1)
- endişeye mahal yok (1)
- eninde sonunda (1)
- ense kulak yerinde olmak (1)
- enterne etmek (1)
- esamesi okunmamak (1)
- esamisi okunmamak (1)
- esef duymak (1)
- esir düşmek (1)
- eski toprak (1)
- eşeği yiyip, sıpayı yana çalmak (1)