Şimdi en açık renginde gözlerin
Şimdi benimlesin tüm kaygılardan uzak
Anlatılmaz bir şey var aramızda hazin
Şiir gibi bir şey seninle yaşamak
Bulutsuz bir gökyüzüdür güzelliğin
Devamını Oku
Şimdi benimlesin tüm kaygılardan uzak
Anlatılmaz bir şey var aramızda hazin
Şiir gibi bir şey seninle yaşamak
Bulutsuz bir gökyüzüdür güzelliğin
1965 yılında Bilecik-Yenipazar'da doğdu. İlköğretimini Yenipazar'da bitirdikten sonra bir yıl süreyle Gebze Müftülüğü Çoban Mustafa Paşa Külliyesi Kur'an Kursuna devam ederek her zaman hayırla yâd ettiği hocası Seyit Tüysüzoğlu'ndan dinî ve luğavî dersler okudu.1984 yılında Kocaeli İmam Hatip Lisesi'nden mezun oldu.
Memuriyete 1985 yılında Babaeski Merkez Yatılı Kur'an Kursunda öğretmen olarak başladı. 1990'da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden, 2001'de AÜ, AÖF İlahiyat Önli ...
TURAN ORAK'IN SEZA DERGİSİNDE BENİMLE YAPTIĞI RÖPORTAJ:
Şiir Perisi Grubunun aylık yayın organı olan SEZA Şiir ve Edebiyat dergisinin ARALIK 2005 sayısında; Hepimizin, saygılı duruşuyla, kişilere iyi niyetli yaklaşımıyla, sakin ve yapıcı yapısıyla yakından tanıdığımız sayın Necmi ÜNSAL beyi tanıtmaya çalıştım...
Aslında onu tanımanın 'aydınlığa dokunma' anlamına geldiğini biliyorum. Bu aydınlığa, onu tanıyanların da dokunduğundan emin olarak, kendisiyle yapmış olduğum söyleşiyi aşağıya aynen çıkarıyorum...
Buyrun kendi ağzıyla kendini nasıl tanıtmış bizlere...
SORU: Sayın Necmi ÜNSAL. Detaylı olarak özgeçmişinizden bahseder misiniz?
CEVAP: Tabi, bunun için isterseniz antoloji com’a da yazdığım biyografime kulak verelim:
1965 yılında Bilecik-Yenipazar'da doğmuşum. İlköğretimi Yenipazar'da bitirdikten sonra bir yıl süreyle Gebze Müftülüğü Çoban Mustafa Paşa Külliyesi Kur'an Kursuna devam ederek her zaman hayırla yadettiğim hocam Seyit Tüysüzoğlu'ndan dinî ve luğavî dersler okudum.
1984 yılında Kocaeli İmam Hatip Lisesi'nden mezun oldum. Memuriyete 1985 yılında Babaeski Merkez Yatılı Kur'an Kursunda öğretmen olarak başladım.
1990'da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden, 2001'de de Anadolu Üniversitesi İlahiyat Önlisans programından mezun oldum.
Edebiyat Fakültesini bitirmemin ardından vatanî görevimi yedek subay olarak İzmir’de ikmal ettim.
Sırasıyla Kartal Müftülüğü G. Osman Paşa Camii Müezzinliği, Topselvi Merkez Camii İmam Hatipliği, Kartal M. Akif Ersoy İmam Hatip Lisesi meslek dersleri fahri öğretmenliği ve 2000 senesinde de Diyanet İşleri Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığınca yurt dışına gönderilerek dört sene Kopenhag Büyükelçiliği bünyesinde Køge Camii Din Görevlisi olarak çalışma hayatını devam ettirdim.
Şiirlerimden bazıları muhtelif tarihlerde çeşitli dergi ve gazetelerde, internet sayfalarında ve Gündüz Kitabevi'nin yayımladığı Türk Şairleri Şiir Antolojisi'nin 2. cildinde yayınlanmış bulunmaktadır.
Evli ve ikisi kız, ikisi erkek dört çocuk babasıyım.
SORU: Şiire ne zaman başladınız?
CEVAP: Şiire çok küçük yaşlarda başladım diye klasik bir cevap vermek istemiyorum. Ortaokul sıralarında iken bazı öğrencilerin katıldığı gibi ben de okul bazında etkinliklere, yarışmalara katıldım. Bilecik İl Milli Eğitim Müdürlüğünün tertiplediği ‘Ormanlarımız’ konulu şiir yarışmasında derece almıştım. Bunun karşılığında tarafıma bir dolmakalem bir de müellifi Johanna Spryi olan ‘Küçük Kemancı’ isimli bir kitap hediye edilmişti o zamanlar. Dolmakalemin akıbetini bilmiyorum ama ‘Küçük Kemancı’ çocuklarımın arasında hâlâ elden ele dolaşır.
Yarışma sonucu derece almam benim ilk kıvılcımım olmuştur. Daha sonraları hayatımın akışı içerisinde çeşitli nedenlerden ötürü şiir üzerinde pek fazla yoğunlaşamadım. Bu demek değildir ki hiç şiir yazmadım! Yazdım fakat son iki yılın üretkenliği kadar değil.Son iki yıla kadar yazmağa çalıştıklarım: Onları güzden, hazan mevsiminden nasibini almış, yaprakları dökülmüş eserler olarak değerlendiriyorum.Gelelim son iki yılıma: Bu yıllar gurbet yıllarım. Gönül yanardağımı patlatan yıllardır gurbet yıllarım. Yazdıklarım da bu yanardağın külleridir, etrafa yayılan soğuk küller. Yanardağ hâlâ kükremede.
SORU: Şiirin dışında ilgilenip, kaleme aldığınız başka edebi eserleriniz var mı, varsa bu eserlerinize nasıl ulaşabiliriz?
CEVAP: Tabi ki şiir dışında ilgilendiğim ve aşinası olduğum edebî alanlar mevcut. Kaleme almayı tasarladığım fakat nedense bir türlü başlayamadığım roman yazma idealim kafamda dalgalanan bir bayrak gibi duruyor. Galiba içimdeki teşebbüs rüzgarının biraz daha sert esmesi lazım.Önümüzdeki günler siz de taktir edersiniz ki ne getirir, ne götürür onu bilemem!
SORU: Kişiliğinizi anlatan eserleriniz (şiir veya başka bir edebi eser) var mı, varsa hangileridir?
CEVAP: Bazı şiirlerim var. Onlar, şiir kalemim burçları mesabesindedir. Bazı dizeler de bu burçlarda dalgalanan sancaklar gibidirler. O sancakların her biri benim bir yönümü temsil eder. ‘Ben’ başlıklı şiirimdeki dizeler gibi:
Ben
Ben
Biz'in içinde
Biz benim içimde
Yalnız tek bir biçimde
Ben bir sevda eri
Ben
Kah cennete gül atan
Kah cehennemi yıkıp çıkan
Ben dünyaya çelme takan
Ben adem oğlundan biri
Ben
Ölümle kol kola
Canlarla çıkan yola
Huzurda veren mola
Ben ecelle yaşayan diri
Ben
Beni kendinde soran
Aklını varlığa yoran
Çileye dimdik duran
Benim baş tacı eden bir'i
19.02.2004 Danimarka-Køge
‘Ben Kimim’ başlıklı şiirimde de iç dünyamda esen meltemleri, fırtınaları rahatça hissedebilir, iç dünyamı kuşatan sesin çığlığını duyabilirsiniz:
Ben Kimim?
Bu gün de akşam oldu, kervan kondu; battı güneş.
Yalnızım bu loş handa. Ne bir dost var, ne de bir eş!
Han taşları, yıllardır sessizliğinde kâbusun.
Pervaneyim o nurlu ışığına ben fanusun.
Karardı dünya ne gam! Diğer yarısı aydınlık.
Her taraf gece, yaslı dünyamın hepsi karanlık.
Ufuktaki kızlılık yalnızlığımın ateşi.
Hayallerime saldım, zonklayan puslu geçmişi.
Güzel anılar uçar durur kelebek kelebek.
Geri gelir mi acep sonsuz umutla beklesek?
Düşünüyorum bazen: Ben kimim, ben neyin nesi?
Tanır mısın? Ben senden başka olmayan kimsesi!
Ben harap evin yıkık bacası, ocağın isi!
Pınarların su tası, yalnız mezarın selvisi!
Ben masum, ağlamaklı çocuğun dudak büküşü!
Ben kederin sardığı yüzün acıyla gülüşü!
25 Şubat 2004 Çarşamba, Danimarka-Køge 22.17
Bir de vatanım, Türkiye’m hakkındaki beni seslendiren hissiyatım ‘Ey Vatan’ başlıklı şiirimde dile gelmiştir:
Ey VATAN
Yine yadıma düştün benim sılam, ey güzel vatan!
Sen bir cennet misalisin, gurbet düşlerinde yatan.
Sensin keder sisini hep muhabbetinle dağıtan.
Sensin güzel hatıranla neşelere neşe katan.
Süzgün ovalarla, mağrur dağlarla hiç emsalin yok.
Vakur gâziler, altında yatan şehitlerin pek çok.
Gezse de sezdirmez köylüm kentlim bazen aç, bazen tok.
Kalpler sevginle huzurlu, bunda asla hiç hilaf yok!
Ey Vatan! Düşman seni hep işgale kurban seçse de.
Vazgeçmeyiz senden asla, binlerce bin yıl geçse de!
Zinhar bölünmeyeceksin, ihanet hançer çekse de.
Sevdalıların aşk yüklü, derdi sineye çekse de.
Bir bütünsün bayrağınla, ay-yıldızınla ey vatan!
Şahadete en güzel bir rütbedir o aldaki kan.
Milletimizin her ferdi olur sanki birer volkan.
Senin için şahadete, hazır ölmeye her bir can!
Coştu ezanlar bayrağın altında, hep saçtın ilim.
Zirvede duygular, dile geldi desenlerde kilim.
Paylaşır halkın ekmeği, kalsa bile az bir dilim.
Kıymetini anlatmaktan aciz hakkıyla bu dilim.
Ey Vatan! Uzaktaki can dostum, yarim, yakınımsın.
Hasretle damarlarımda hep coşkun akan kanımsın.
Senden başka hiç olmayan her şeyimsin ve canımsın.
Kader çizgim, alın yazım ve sonsuza dek anımsın!
Şubat 2003 Danimarka-Køge
SORU: Türk edebiyatında veya dünya edebiyatında etkilendiğiniz şairlerin veya yazarların isimlerini yazar mısınız?
CEVAP: Türk Edebiyatı’ndan olsun, Dünya Edebiyatı’ndan olsun beğenerek okuduğum pek çok şair var.Mesela Nedim. O’nu okurken mısralarının büyüsüne kapılıp giderim.Apayrı dünyalara götürür beni şiirleri.Bu demek değildir ki Fuzulî’yi, Bakî’yi, Galib’i sevmiyorum. Şair vitrinimde onların da değişik profilleri var. Mevlana’nın bakışı bana çok sempatik. O’nu okurken durgun bir gölde yavaş yavaş yüzen tahta parçasının üzerindeki mum gibi hissederim kendimi.Hiciv ustalarından bir Nefî’miz var bizim. O, bildiğiniz gibi hiciv uğruna canını feda eden şairlerimizdendir. O’nu okurken de empatik duygularım galeyana gelir. O’nun yerinde olsaydım ben ne yapardım, nasıl yazardım diye düşündüğüm vakitler de olmuştur çoğu zaman.Yakın tarih şairlerimizin hemen hemen hepsini okumağa gayret ediyorum. Onlar olmadan yapamam. Çünkü onlar benim şiir semamın vazgeçemeyeceğim yıldızlarıdır. Gayet tabiidir ki onların içinde ayım, güneşim ve mehtabım olanlar da var. A. Nihat Asya’yı okuyorum: Kulağımda mehter marşı ve tekbirler. A. Muhip Dranas’ı okuduğumda kuşların gökyüzünde kanat çırpışları yankılanır kulaklarımda. Yahya Kemal’den vazgeçemem. Ahmet Arif, Nazım Hikmet, Aziz Nesin ve Atilla İlhan’dan kıvılcım aldığım dizeler olur. Can Yücel bazen tatlı tatlı bazen de acı acı tebessüm ettirir beni. Üstad Necip Fazıl’ın dizeleriyle buluştuğumda içimdeki ırmak kabarır birden. Bir başka coşarak akar deryaya doğru. O ummanda yelken açarım. Artık rüzgarım nereden eser bilemem. Mehmet Akif benim için babacan mısralara sahip mümtaz bir şahsiyettir. Onu okuduktan sonra kendimi nasihatlerinden istifade etmiş bir evlat gibi hissederim. Şiirlerinin maneviyat potasında eritir beni.İsmet Özel’in eserlerini her okuyuşumda gizemli bir nefha üfürülür kulaklarıma. Cahit Külebi’nin apayrı bir yeri vardır benim şiir dünyamda. Abdurrahim Karakoç Anadolu’mun dağlarında, bayırlarında, ovalarında, köylerinde ve şehirlerinde dertleştiğim dert ortağım, dertli ozanımdır benim. Burada isimlerini uzun uzadıya zikredemediğim şiir bahçesinin gülleri mesabesindeki ustalardan çok şey aldığım olmuştur. Onların mübarek ellerinden beslendiğim gıdaların olduğu muhakkaktır. Bundan sonra da onlar kim bilir beni nasıl tetikleyecekler, sinemde yanmakta olan közlere nasıl ilham nefesi verecekler acaba! Bunu zamanla anlayacağız.
Bizim içimizde fakat bizim haricimizdeki şairlerden okuduklarım da var şüphesiz. Bunların başında İkbal geliyor. O’nu Gote, William Shakespeare, Jean Cocteau, Bahtiyar Vahapzade, Halil Cibran, Kebbani, Neruda ve Ömer Hayam takip ediyor.
Onların çiçeklerindeki özler çok güzel, beni celbeden özler. Yani ben bir arıyım Onlar da dünyamın çiçekleri.
SORU: Şiirde varmak istediğiniz hedefiniz nedir?
CEVAP: Şiirde en büyük hedefim O en güzel kelimeyi bulmak. O kelimeyi bulduğum veya bulunmasına vesile olduğum zaman maksadım hasıl olmuş demektir. Bütün gayret ve çabam O’nadır. İnsanlar beni okurken ‘ işte aradığımı buldum ‘ diyorlarsa veya diyeceklerse, o zaman ben dünyanın en mutlu insanı olurum veya olacağım demektir. Nasıl ki ben kendi sesimi şiirlerimde buluyor onları büyük bir hazla okuyorsam, okuyucu da kendi sesini mısralarımda
bulduğu an sanatım amacına varmış demektir.
İnsanlar bana ayda bir vadi dolusu altın verseler bile bu kadar mutlu edemezler beni.
Fakat en güzel şiirimizi ölürken yazacağız anlaşılan!
SORU: Kendinize örnek seçtiğiniz şairler kimlerdir?
CEVAP: Biraz önce de anlattığım mevzular bu sorunuzun cevabını ihtiva ediyordu aslında. Okuduğum ve onlarla nefes alıp verdiğim şairlerim, üstatlarım var benim. Benim, ‘Falanca gibi olabilsem, onun gibi yazabilsem! ’ dememi kendime ve onlara saygısızlığımın ve öz benliğime güvenimin yitmeğe başladığının bir işareti olarak sayarım. Başkası gibi olmayı istemek, insanın kendisini sınırlaması ve kendi hududunu çizmesidir bana göre. Şair mısralarıyla sanatının üzerine kendi zirvesini oluşturmalı ve kendini haykırabilmelidir. Kendi zirvesinin en uç noktasına da ‘ kendindenlik ‘ bayrağını dikmelidir. Ayrıca şunu da ifade etmem mucibattandır ki, kendindenlikten ve özgünlükten yoksun kişilerin de kendilerine has üsluplarının olması mümkinattan değildir. İnsanın her halükarda zirvelere ulaşmayı hedeflemesinin, kendisine ve sanatına heyecan veren değişik bir ivme kazandıracağı zannındayım. İşte o zaman sanatta ufuklar doğuran yeni ufuklar açılmış olacaktır.
SORU: Şiir yazmanızdaki amacınız nedir?
CEVAP: Şiirde varmak istediğim hedef ile şiir yazmamdaki amaç, benim için birbirleriyle örtüşen iki ikiz ideal esasında.
Her ne olursa olsun o en güzel kelimeyi bulmanın ve O’nun ihtişamı karşısında seyr-ü temaşaya dalmanın yanında, şiir benim aldığım nefesimdir. Ben nefes almak için yazıyorum şiiri.
Yazdıkça mutluluk duyuyorum, okudukça huzur iklimlerine giriyorum. Her şiirimin sonunda sırtımın sıvazlandığını, başımın okşandığını hissederim. Bambaşka bir alemde yaşadığımın idrakine varırım. Yeme içme ihtiyacım kaybolur; ağrılarım, sancılarım kanat açıp uçar gider benden.
Şiirlerim, iç dünyamın dış dünyama ince ince çiselemesidir benim. Ben de bu yağmurda ıslanan adam rolündeyim. En büyük amaçlarımdan biri de şiirlerimle ıslanmaktır benim. Benimle beraber başkaları da ıslanıyorsa ne mutlu bana!
Her bir şiirim, yaşadığım hayatı nasıl tuttuğumun, onu neresinden yakaladığımın bariz bir resmidir. Hayatı yakalayabilmek, onu şiir şiir, mısra mısra resmedebilmeyi amaçlarımın arasında sayabilirim.
SORU: Şiirlerinizde en çok hangi konuları ele alıyorsunuz?
CEVAP: Şiirlerimde ele aldığım tek bir konu vardır: Hayatın kendisi. Hayatın kendisi konusu birçok tali konuları içine alır hiç şüphesiz. Onları sarıp sarmalar hayat, kanatları altına alır. Tıpkı anaç tavuk gibi. İşte anaç tavuğun civcivleri: Gurbet, özlem, sıla, sevda, yar, acılar, ıstıraplar, sevinçler, övünçler, fanilik, bakilik, dünya, ukba, tabiat, sadakat, ölüm ve ötesi, kendini ve hayatı sorgulama, hisler ve yürekten akisler ve korkular.
Evet dostlar...
Necmi ÜNSAL'ı tanımanın neden 'aydınlığa dokunma' anlamına geldiğini sanırım anladınız benim anladığım gibi...
Işığın hiç sönmesin Necmi ÜNSAL! ... Edebi yolduluğunda, Allah yolunu açık etsin... Yarınlar senin ve sevenlerinin olsun...
Sevgi ve saygı ile...
Turan Orak
************************************************
N_ecmi Bey, dost şair, kıymetli insan,
E_n nazik, en kibar dizeleri ve satırlarıyla..
C_andan kalbi, çok zarif mizacıyla..
M_ir 'dir beşeri sevdanın çileli kulvarında..
İ_ncitmez, hep katkı koyar yaşama.
____ Saygı ve Selamlarımla./ n.a./ _____
************************************************
İsmini hiç bir kavganın yanında görmediğim, Antoloji'de duruşunu bozmayan, adı hiç bir münkerle zikredilmeyen bir kaç isimden biridir Necmi ÜNSAL... Velhasıl tertemiz bir İnsandır O. Allah katında Mü'min olarak şahitlik edeceğim İnşaALLAH.... Yazdıkları hep maruf adına! ..
Selam ve Dua ile
Antolojide ilk tanıştığım dostların başında gelir sıcacık Anadolu insanı dostça kucaklamasından ve yazdığı muhteşem eserlerden tam bir usta olduğunu kanıtlamış alçak gönüllü her türlü eleştiriye açık olduğunu kanıtlamış zulme asla meyletmeyen bir şahsiyet iyiki tanıdım diyebileceğim bir dost Allah Yar Ve Yardımcımız olsun Anadoludan kucak dolusu selamlar
Turhan Toy
siirlerini zevkle okudugum usta bir sair, soguk bir gurbet ülkesinde yasiyor olmasina ragmen yüregi sicacik ve sevgi dolu bir Anadolu insani... Selam ve dua ile...
Karanliga küfretmek yerine ISIK tutmayi tercih etmis, her bir siirinde, her bir dizesinde gönül gönül acan, yürek yürek dolasan bir uslub ile SIIRI fetheden, dost.
dürüst ve vatanperver bir kalem...örnek insan,duygu yüklü,vefalı...kendisiile hiç karşılaşmadım ama onun öyle olduğunu anlamak hiiiç zor değil...
bu memleketin böyle sahiplere ve böyle evlatlara çok ihtiyacı var..iyiki varsınız necmi bey..
allah sizden razı olsun