Çalkantılı bir ayrık düzen,
Kimin kimi görmezden.
Düşer herkes birbirinden,
Yükselir mi benliğinden sen.
İşiten var mı çaresi benden,
Bir gaz lambasının aleviydi geceyi titreten,
Bin hasretti belki geçmişi yâd etmem.
Sabrın sonu selametti elbette,
Sükûnetin altın olduğu yerde edep.
Yar dedim yaradan öte yoktu sığınak,
Yalnızlığa kelepçe vuruldu,
Gidişlerin bir çaresiz sende.
Yorgun düşmüş bedenler,
Ruh bir çaresiz gidişlerde.
Geçen zamana düştük hep,
Alaca bir ufuk gün doğumunda,
Karanlığa inat çekiyor bir perde.
Yüreğimde garip ürpertiler var,
Yarın özlemi mi yarının hasretimi.
Sevdaya sevgiye yoksul bu hêrde,
Soğuk kışlardan geçtim,
Baharda her çiçekte.
Ayazın bağrında uyandım,
Kederimde her demde.
Varlığım bende esir zindan,
Düştüğün yerde kara dikenler,
Ayaklarında kızıldan kan çiçekler.
Tutunduğun dallar zehir zemberek,
Hayat bu görsen de görmesen de.
Umutlar ve acılar aynı çemberde,
Uzak zamanlardayım,
Kayıp aşk diyarında.
Yol uzak gönlümden,
Sevda başlangıcındayım.
Aşkın uzağı bu yerlerde,
Üstünü örtecek bir avuç toprak,
Ne var sence üstünde bırakacak.
Değer mi bunca koşturma ve çabaya,
Kırık dökük binlerce gönül bırakmaya.
Nefes alır iken vardın mı maksadına,
Alaca bir sonsuzluk gözlerinde,
Yere serilmiş demirden merdiven.
Üstünde gidiyor kutu kutu bedenler,
Bir ahenk var yaşamdan öte telaş.
Kimi kendinden kimileri diğerlerinden,
Gidenler vardı bilir misin,
Sessiz sedasız gürültüsüz.
Gurbet yolcusuydu bir garip,
Hitap düşmüş ve çaresiz.
Yer bulamamış kimsesizler vardı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!