Mehmet Barış’ı vurmuş Cudi’de
Barışın annesi,
Barış annesi olmuş..
Generalin oğlu Savaş,
Oxword’ta okuyor.
Bir savaşanlar bilir Barışın değerini,
Hani dönerken güneşi getirecektin,
İsyanlı toprakların asi çocuğu...
Şüphem yok bir gün döneceksin,
Tek kaygım,
O gün,
Seni karşılayanların arasında olamama ihtimalim...
Bir düş saysam da, senle yaşadıklarımı
Ya İstanbul’a ne demeli…
Peki martıları kim saydı, yoksa onlarda mı yoktular
Ya oturduğumuz banka sürtünen kedi, oda mı yoktu
Ama hiç Galata’ya çıkmadık desen yalan,
Çünkü.. çünkü…
Bakışların çocuk masmavi gözlerinde,
Sözlerin melodik billur bir dere akıntısında,
Dizlerindeki yara izlerini sayma çocuksu sohbetlerinde,
Âşık olma bana,
Ustalaşmış sözlerim çalar çocukluğunu...
Çocuk olamadım
Bir gün karar verilir yurdumda,
ve ansızın evli çocuk olursun,
Utangaç öpüşmelerin akşamında,
Aşık olmaya hasret bir gençlik kalır yüreğinde
Ve olması gerekeni oynuyorsun tüm perdelerde,
Sevgili, kaygı ve korku kalelerine tutsak
tercihli sözler ve kaçamak bakışlar
hapis’e çevrilmiş hanelerde bir yaşam
ve bir an gelir yapmadıklarımıza bin pişman,
halbuki şimdi tam şimdi senle olmak vardı,
tarabya sırtlarında sabah yürüyüşüne çıkmak,
Nesin sen
Akşamüstü güneşi mi?
Günün, ‘’hoşçakal’’ dediği an
Senin gibi
Bir sarı ışık kalır, yükseklerde
Biliyorum, şimdi her an gitmeye mahkum
Dargınım tüm limanlara
Yelkenleri çöz tayfa,
Pusulayı denize at
Biz değil okyanus sürüklensin
Mektubu kamaranın kapısına kaz
Çıkarsa bir gün karaya
Hüzün topluyor bu havalar
Çınar yaprakları birikiyor, Arnavut kaldırımlarında
Ve kar yağıyor şimdi ülkemin doruklarına,
Üşüyor yüreğim çamurlu patika yürüyüşlerimde,
Her kış küçük yelkenli ile okyanusları aşmaya çalışan,
Gezgin bir denizci gibiyim
Mehter marşı gibi iki ileri-bir geri, bir yaşam
Umut ekilip, hüzün biçilen bir iklim
Hiç almadan, borçlanmışım
Tüm eller yakamda, herkes alacaklı
Tepeden tırnağa sevmedi beni, hiç birisi sevgililerimin...
Eğilip bir gül koklasam, zabıt tutar birileri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!