Duygularım şarap
İçinde bitmeyen mey, dudaklarımda tadın,
dilimde seni sayıklayan
arabeskce şuh sözler..
Mavimsi, temiz mi temiz, saf bir gece,
Yasak bir aşkın içindeyim
Girdaplar içinde dönüyorum
Hangi yana dönsem toz duman
Hangi yana dönsem gece
Bir ışık aramak boşuna
Çırpındıkça dibe çeker o bataklık
Yâri nasıl sevdiğini bilmezmiş gibi
Bu aşkı unutacak mısın yüreğim
Kırılmaya değmez bir söz yüzünden
Gül yari unutacak mısın yüreğim
Görmez gibi yürek içindeki yananı
Bir şey söylesem sana,
Gider misin tekrar yıllar öncesine?
Hatırlarımsın sevmeyi delicesine?
Seviyorum der misin yeniden ölürcesine?
Bir şey söylesem sana,
Gel anlat hele şu çimlere oturak da
Kelimelerin bak bana ilham veriyor..
Diz dize verip geleceği konuşak da
Ses tellerin bile bana, ilham veriyor
Olmasın sensiz bensiz, ayrı bir dünya
İşte yay, İşte ok
İşte sevgim, işte kalbim
nişan al on ikiden,
al-çak, ortasına
Aşkımıza ihanet edenler
Gömdüm yine kendimi yalan Dünya denen açık mezarın içine,… Dostluğu, kardeşliği, saygıyı unutmuş, sevmeyi, aşkı sevilmeyi bilmeyen gözleri suratları görmemek için…. kapattım gözlerimi…. çektim bir bir göz kapaklarımı panjur misali…..
Simsiyah oldu ortalık ve hoş geldin hüzün dolu karanlık… Benliğime girip sızmasın bir damla ışık..! hiç istemedim… sendeledim ama devrilmedim.! ... Bazen dost sandığım yüzleri kireç gibi bozarmış duvarlara tutundum, Bazen dost sandığım kalpleri taşlaşmış duvar köşelerine sığındım… kimi duvarlar soğuk, kimi köşeler dardı…. sığdıramadılar içlerine… kimine çarptım morardım, kiminde kanadım, kimisine ise kandım …. Her çarptığımda morardım kanadım durdum…
DÜNYA DENEN AÇIK MEZARDA zaman geçtikce hüzünlerimi yaralarımı göz yaşlarımla yıkadım…. Zaman nefesimi kesti… boğdu sığmadım…. Bu bozarmış taş kalpleri sevmek için kendimle savaştım… Bir toprak bir beton zeminde dağıldı kalp denen can cam parçalarım... düşündüm, düşündüm yoruldum… yine düşündüm…. Bir çıkış yolu var mı? …
Hava kararmıştı, TV yi açtı, kanallar arası dolaştı durdu.. İzlenmesi gereken bir şey yoktu ona göre onu sarmadı, komik olduğunu düşündüğü bir kaç reklam izledi, hafifçe tebessüm etti, ardından derin mi derin, bir of çekip ofladı..
Umursuzca sallana sallana balkona çıktı, caddedeki çöplükten kırıntı toplayan sokak köpeklerine takıldı gözleri, kedi ile köpeğin mücadelesini seyretti.. Uzun bir korna sesiyle kendine geldi..
Sonra gökteki dolunayın bulutlar arsından kayışını seyretti bir süre, o ara sanki kuyruklu bir yıldız kaydı gibi geldi.. Ve bir dilek tutu.. Keşke olsaydı şimdi yanımda dedi... Bir iç çekip mutfak balkonundan içeri girdi.. Yarım bardak su doldurdu, tezgahtaki cam sürahiden mavimsi bardağa, bir yudum almak için göz hizasına kadar kaldırdığında, aniden durdu, bardağa baktı, san ki bardak çatlamış gibi gözüktü, sonra sokak lambasının ışığıyla vuran tül perdenin yansıyan aksinin izi olduğunu anladı.. Sudan bir yudum aldı, ağzının içinde birkaç kez döndürdü suyu, ağzındaki suyu üç gıdamda parça parça yuttu, yutuşuyla birlikte gırtlağı bir aşağı bir yukarı inip çıkıyordu..
Sıkılıyordu, sıkıldığından suyu bile bir garip içiyordu..
Açlığın ve soğuk gecelerin çaresizliği nasıldır bilir misin? ......
Yine açım, yine soğuk bir gece ve yine baş başayım kendimle…. Yine hayalimle, rüyamla, ruhumla da olsa seni düşünecek bir yer arıyorum.. İşte yine seni bulup kaybettiğim yerdeyim…. Rüyamda ki rüyadasın…
İliklerine kadar donduran soğuk karlı bir gecede, tırnakları bile titreten sonbaharın son ayları altında yağan karlı yıldızsız bir akşamüstünde; bir aşk iskelesinin altına gizlice girip, tozlu raflara kaldırdığın sevgini, yeniden serip de çırpmadan yatak yaparak üzerine uzanıp yattığın oldu mu? hiç….
Gözünüzü açın çaldırmayın boşa
Kalbi çirkin olan gitmesin hoşa
Güzeli gördünse git koşa koşa
Güzeli gönlümden çalana bakın
Günler su gibi akıp gidiyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!