— Aziz hocam Alemdarzâde Nihad Sami Banarlı’ya, fetih rûhunun ilhâmiyle —
Ceddin fetih gününde tutup şanlı sancağı,
Bahtın Alemdaroğlu’na gülmüş olan çağı,
Rûmun o şûh kızları birbir dizildiler,
Gül yağmurunda süslenerek şehre girdiler.
Ufuklar sükûnsuz, hayâlsiz mi kalsın,
Sabahlar ezânsız, yeşil kubbelerde?
Büyük rûhlar fâtih olmuş bu yerde,
Saraylarda tekrâr nevbet açılsın.
O rû'yâ görülmez, bugün çok derinde.
Hâdîs olmakta iken dünyâmız,
Dile gelmiş gezinen rûhlarımız,
O tecellînin inip nûrundan,
Süzülüp gün gibi menşûrundan,
Doğmuş üstünde hayat ülkesinin,
Duymuş ilhâmını hür benliğinin.
Çarşının en sonunda bir dükkân,
İhtiyar dostum eski sâhibidir.
Fethi ufkunda seyreder gibidir,
Bahseder hep o şanlı hâtıradan.
O tahayyül onun bütün zevki,
Târih de anladım ki hudûdsuz ufuk temi,
Fatihlerin muhabbeti şâir eden beni.
Bahtın bizimle olduğu engin çağındayım,
Bir yaşlı ordu şâirinin arkasındayım.
Zevkım o sazda şimdi yarım kafiyeyle bir,
Gönlüm o türkülerle coşan tellerindedir.
Tarih,o tekerrürden ibaretse eğer,
Dünya deli gönlümdeki hülyaya değer.
Ruhlar dolaşıp aslına ettikçe rücu,
Bir gün yine fatih olacktır Türkler.
Mızrabına tel bulmuş ezelden Yahya,
İncitmedi dil sazını bir gün asla.
Göllerde nasıl ölürse mahzun kuğular,
Ses verdi yalan kubbeye binbi def'a.
Dünyâ malının yongası yük sâhibine,
Kabrindeki toprak gibi mülk sahibine.
Şâh olsa da bir gün bu cihândan gidecek.
Mal sâhibi, mülk sâhibi ilk sâhibine.
ruhun şad, mekanın cennet olsun büyük insan,yetişrdiğin binlerce kişiye hakkını helal et