Şu aklımı dağa, taşa salıp da
Hasret ateşiyle yakma ne olur
Gözyaşlarıyla bir veda alıp da
Kapıyı vurup da çıkma ne olur
Beyaz gelinlikle binerde ata
Gözlerin de derya olan sevgimi
Yalanlarla soldurdun ne olur sus
Yolunda çırpınan kırık kalbimi
Talanlarla öldürdün ne olur sus
Gözlerin gözümden yavaşca kaçtı
Yıllardır çağırırım gelmiyorsun
Akşam oldu güneş battı nerdesin
Hasretinden ölürüm bilmiyorsun
Gurbet el perişan etti nerdesin
Bülbüller ağlıyor güller figanda
Zalime yok mudur Allah'ın gazabı
Ne gelirse kula kendinden gelir
Söyle kim verecek geçmiş hesabı
Ne gelirse kula kendinden gelir
İşimiz, gücümüz hileyle, hurda
Kahpe felek size yapınca oyun
Tır’cı size kötü vurmuş Muharrem
Babayla, oğul’a büktürmüş boyun
Yaradan kol kanat germiş Muharrem
Omurilik kırık, kafa göz yarık
Ölenlere Allah rahmet eylesin
Sağları sorarım deyiver muhtar
Bu şiir herkese selam söylesin
Ayşe nene nasıl deyiver muhtar
Köylüler su için kavga eder mi?
Bana meclisin halini sormuşsun
Görüntü bağrımı deliyor oğul
Biraz nalına, mıhına vurmuşsun
Her gün kavga dövüş oluyor oğul
Atatürk’ten sonra onayıp oynu
Kalbimin mekânı gözlerim ise
Gözümün mekânı sendedir Leyla
Bahtının mekânı anne, babansa
Tahtının mekânı bendedir Leyla
Tellerin mekânı sazlar oldukça
Şu duygularımı salıp meydana
Bende Özgürlüğü görmek isterdim
Bulutlar üstünden çıkıp seyrana
Gönül zincirini kırmak isterdim
Yılları gurbete ederek heba
Cuma'ya koşmakla olmuyor haya
Doğru bir sözünü gören olmadı
Sözümüz onadır Müslüman güya
Yeyip, içmediği haram kalmadı
Besmele çekerek dua okudu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!